Başarılı Türk Bilişimcilere Örnekler

Murat Yıldırımoğlu

 

En büyük teşvik kazançtır. Yaptığı işten kazanç sağlayan firmalar işlerini daha iyi yapıp daha çok kazanmak için çalışırlar. Sağlıklı bir ekonomide kafasında iyi fikirler olan kişiler fikirlerini uygulamaya geçerecek fırsatları ve olanakları muhakkak bulurlar. Teknolojide ilerlemek için, istihdamı arttırmak için ekonominin sağlıklı bir yapıya kavuşturulması, dünya ekonomisiyle bütünleştirilmesi gerekli ve yeterlidir. Ek olarak birşeyler yapmaya, yapay mekanizmalar kurmaya çalışmak gereksizdir, boşunadır.

 

Bu şekilde gelişen bilişim firmalarına en güzel örnekler ülkemizin özel  telekomünikasyon firmalarıdır. Karel, Multitek ve Telesis adındaki özel telekomünikasyon firmaları devletten teşvik vb. yardımlar almadan, yalnızca telekomünikasyon alanındaki gelişmeyi iyi takip ederek ve alanlarında en yüksek teknolojiyi uygulamaya çalışarak işe başlamışlar ve büyüyüp gelişmişlerdir. Bu üç firma hakkında PC Günlüğü dergisi için hazırlamış olduğum yazıları buraya da almayı uygun görüyorum.

 

1- KAREL

 

Karel, telefon santralları üreten bir şirket. Karel adını taşıyan telefon santrallarına büroların çoğunda rastlamışsınızdır. Bu santrallar tamamıyla Karel'in kendi tasarımı ve üretimi. Karel, Sinan ve Yaman Tunaoğlu adında iki kardeşin kurduğu bir şirket. Sinan Tunaoğlu ODTÜ Elektrik/Elektronik Mühendisliğinin Telekomünikasyon dalından 1979 yılında mezun olmuş. Yüksek lisansını da aynı okulda tamamlayan Sinan Tunaoğlu'nun 3-4 yıllık bir asistanlık deneyimi de bulunuyor. Daha sonra özel kullanım alanlarına sahip endüstriyel kumanda devreleri üreten bir şirket kurarak çalışma yaşamına atılmış. Ortağı ve kardeşi olan Yaman Tunaoğlu ise Boğaziçi üniversitesinde mezun ve o da elektronik mühendisi. Yaman Tunaoğlu 1986 yılında üniversiteden mezun olduktan hemen sonra Sinan Tunaoğlu ile çalışmaya başlamış ve 1987 yılında Karel'i kurarak telefon santralı üretimine başlamışlar. O günden bugüne  Türkiye'nin en büyük iki telefon santralı üreticisinden birisi olmuşlar. Telefon santralı üretimine başlamalarının nedeni 1983 yılından sonra Türkiye'de telefon alanında büyük bir patlamanın yaşanması. 1983'e kadar ancak 2.5 milyon dolayında olan kurulu hat kapasitesi şu anda 10 milyona dayanmış durumda. Bu olağanüstü gelişme, telefon santrallarına yönelik talebin korkunç bir şekilde artmasına neden oldu. Bu talebi de küçük, büro tipi santrallar alanında Karel, daha büyük santrallar alanında Telesis ve PTT santralları alanında da Netaş, Siemens, Türk Telekom gibi firmalar doldurdu.

 

Telesis ve Karel dışındaki firmalar teknolojilerini dışardan alıyorlar ve satışları daha çok devlete oluyor. Karel'in ve Telesis'in daha çok devlet dışı piyasada tutunmuş olmaları çok önemli ve çekici bir özellik. Bu konuda yabancı firmalardan alınacak çok şey var ama Türkiye'de, Türk mühendislerin ürettiği bir teknoloji bana daha çok heyacan veriyor.

 

Sinan Tunaoğlu ile kardeşi Yaman Tunaoğlu birleşip Karel'i kurduktan sonra karlı bir alan olarak gördükleri için telefon santralı üretmeye başlamışlar. Ama bu üretim ilk başlarda, seri bir üretim olmaktan çok istek üzerine ayda 3-4 adeti aşmayan bir üretim imiş. Piyasanın oldukça istikrarlı bir şekilde geliştiğini görünce üretimleri büyük oranda telefon santrallarına kaymış. Pek bilinmese de şu anda bile telefon santralı dışında endüstriyel kumanda devreleri üretimi var ve kar getirecek herhangi bir konuda üretim yapabileceklerini söylüyorlar.

 

Karel'in şu anda üretmekte olduğu üç tip telefon santralı var. Bunlar MS26, MS38 ve MS48 kodlarını taşıyorlar. MS26'ların kapasitesi 2 dış hat, 6 iç hat. MS38'lerin kapasitesi 4 dış hat, 8 iç hat ve MS48'lerin kapasitesi de 6 dış hat, 18 iç hat.  Üç santral da elektronik ama şu anda dünyada gittikçe yaygınlaşan sayısal teknoloji yerine tümüyle analog bir teknoloji kullanıyorlar. Sinan Tunaoğlu sayısal teknoloji kullanılmamasının nedenini maliyetle açıklıyor. Sinan Tunaoğlunun açıklamalarına göre Karel, Türkiye'nin ilk sayısal santralını tasarımlayıp üretmesine karşılık (bu santral şu anda Karel'in Ankara şubesinde kullanılıyor), sayısal teknoloji maliyetinin şu anda kullanılan teknolojiye göre hemen hemen iki kat fazla olması nedeniyle santrallarında sayısal teknolojiyi tercih etmiyor. Santrallarda kullanılan programlar assembler dilinde yazılıyor.

 

Personel sayısı yaklaşık olarak 150. Şirketin merkezi, santral satışlarının yüzde yetmişinin İstanbul'da gerçekleşmesi yüzünden, İstanbul'a taşınmış. Ancak tasarım ve üretim Ankara'da yapılıyor. Tasarım ve üretimi daha rahat ve modern bir ortamda gerçekleştirmek için Ankara Sincan'da 5000 metrekare kapalı kullanım alanı olan yeni bir tesis inşaa ediliyor. Üretimin tamamen otomatik bir şekilde gerçekleştirileceği bu tesisin yaklaşık olarak 5 milyon dolara mal olması öngörülüyor. Bu tesise önümüzdeki ay taşınmayı planlıyorlar.

 

Karel'in şu ana kadarki toplam santral üretimi yaklaşık olarak 70000 adet. Günlük santral üretimleri ortalama 100 adet. 1992 Ciroları yaklaşık 10 milyon dolar.

 

İç tüketimin büyüklüğü yüzünden geçen yıla kadar ürettikleri santralları yurtdışına satmayı hiç düşünmemişler. Ama artık ihracatı ciddi bir şekilde düşünüyorlar. 1992 Yılı içinde sektörün diğer bir büyük firması Telesis ile birlikte Telecom adında bir ihracat şirketi kurmuşlar ve bu şirket aracılığı ile  yaklaşık 500 bin dolarlık ihracat yapmışlar. İhracat yapılan ülkeler şu şekilde sıralanıyor: İspanya, Romanya, Polonya, Portekiz, Yunanistan, Ürdün ve Mısır. Rutin üretimin ve kalite yükseltme çalışmalarının yanısıra 1993 Yılı içinde piyasaya yeni bir ürün de çıkarmayı planlıyorlar. Bu ürün telefon santrallarının konsolu ile yapılan tüm programlamanın ve yazıcıdan alınan raporların, tümüyle IBM uyumlu kişisel bilgisayarlarla yapılmasını sağlayacak bir program. Santrala bağlı abonelerin yetki düzeyleri, şifreleri, ortaklaşa kullanılan programların girişi, hatta telefon numaralarının bilgisayardan gönderilecek komutlar yolu ile çevrilmesi bu program ile gerçekleştirilebiliyor. Çağrı kayıt programı da konsol programı da Turbo Pascal ile yazılmış. İlkönce Turbo Pascal'ın 5.5'unu kullanmışlar, sonra 6.0'a geçmişler. Şu anda ise 7.0'ı kullanıyorlar. Turbo Pascal'ın program geliştirme sisteminden oldukça memnunlar. Benim gördüğüm kadarıyla santral kullanıcıları da bu programların kullanınımının kolay ve zevkli oluşundan memnun kalacaklar.

 

Karel'de tasarım aşamasında yoğun bir şekilde bilgisayar kullanılıyor. Baskılı devre kartlarının tasarımında kullanılan yazılım PCAD. PCAD'in yanısıra çeşitli simülasyon programları da kullanılmakta. Örneğin, MS26'da kullanılan 80154 kontrolcüsünün emülatörü yardımı ile santral programını PC ortamında yazmak ve test etmek mümkün oluyor. Tasarım bölümünde bulunan test aletlerinin hepsinin bilgisayar bağlantısı var. Bu bağlantıları kullanarak ölçümler bilgisayar yardımı ile yapılıyor. Sincan'daki fabrikaya kurulacak sistemler ile santralın bütün işlevlerini otomatik olarak test etmek mümkün olacak.

 

2- TELESİS

 

Karel'e göre daha iri santrallar üretmekte olan Telesis 1983 yılında Kudat Kara ve Hüsnü Tokmen tarafından kurulmuş. Kudat Kara ODTÜ Elektronik Mühendisliğinden mezun. Hüsnü Tokmen de elektronik mühendisi ve yüksek öğrenimini İngiltere'de tamamlamış. Hüsnü Tokmen'in bilgisayar üstüne doktorası da bulunmakta . Her ikisi de Telesis'ten önce çeşitli işlerde çalışmışlar ve telekomünikasyon alanındaki gelişmeyi farkedip santral üretimine başlamışlar. Telesis'te bir yıl çalıştığım için yakından biliyorum: Her iki ortak da çalışmayı herşeyden çok seven işkolik kişiler. Kudat Kara'nın nikahından hemen sonra kotunu çekip işyerine geldiği hala anlatılır.

 

Şirketin merkezi ve üretim tesisleri Ankara'da. İstanbul, İzmir ve Antalya'da ise satış ve servis büroları bulunuyor. Şirket bünyesinde 15'i mühendis olmak üzere 100 kişi çalışıyor. Türkiye'deki ilk küçük çaplı özel elektronik telefon santrallarının (PBX) üretimi TELESİS tarafından 1984 yılının başlarında gerçekleştirilmiş. Bugün üretilen santralların montaj ve bakımı ülke çapında  300'den fazla yetkili satıcı tarafından yapılıyor. Telesis'in şu anda üretmekte olduğu santralların modelleri PX-24, ISDX-2048 ve X1 olarak sıralanıyor. Modellendirmede kapasite ve teknoloji temel alınıyor. PX-24'lerin kapasitesi 168 port, ISDX'lerin kapasitesi 2048 port ve X1'lerin kapasitesi de 8064 porta kadar çıkabiliyor (bir port bir iç ya da dış hatta ya da özel bazı sinyal kanallarına karşılık geliyor).

 

Haziran 1993 itibarıyla toplam 400.000 dahili hatta ulaşan 7000 adet santral kullanımda bulunuyor. 1992 Yılında Türkiye'de kullanıma sokulan dahili hatların yüzde 40'ı Telesis tarafından üretilmiş. Şu anda Karel'le birlikte kurdukları Telecom şirketi aracılığı ile de Polonya, İspanya, Yunanistan, Lübnan, Ürdün, Bulgaristan, Romanya, Kıbrıs, Portekiz, Tanzanya, Mısır ve Nijerya'ya da düzenli olarak ihracat yapılıyor. Telesis halen en fazla PBX (özel telefon santralı) ihraç eden firma konumundadır. Kurulu santral sayısının Karel'e göre düşük olduğu dikkatinizi çekmiştir (Karel'in kurulu 70.000 santralına karşılık 7.000 santral). Telesis'in santralları Karel'e göre daha büyük kapasitelere sahip. Bu yüzden santral sayısı düşük ama bu santralların hat kapasitesi oldukça yüksek. Telesis'in santralları kapasite olarak PTT'nin büyük ve herbiri 10-20 bin hat içerebilen santralları ile Karel'in 2-10 hatlık küçük santralları arasında kalıyor. Karel santralları genel olarak özel sektörde kullanılmakta iken Telesis'in en büyük müşterisi devlet (Telesis'in ürettiği santralların hemen hemen yarısı devlet kuruluşlarına gidiyor).

 

Telesis, X1 tipi santralların işlem modülü olarak bilgisayar ana kartlarını kullanmaya başlamış. Evet, yanlış duymadınız: Bu santrallarda 286'lı, 386'lı işlemciler bulunduran bilgisayar anakartları kullanılıyor. Telesis tarafından yapılan açıklamada bilgisayar ana kartlarının kullanılma nedeni şöyle açıklanıyor:

 

"Telesis, kuruluşundan günümüze değin santral merkezi işlem birimi olarak hep Intel mikroişlemcilerini tercih etmiştir. Bunun temel nedeni Intel mikroişlemcilerini kullanan sistemlerin ve bu sistemlerde kullanılabilecek yazılımların çok yaygın oluşudur. Telesis'in ilk nesil santralları olan ve artık üretilmeyen AX modeli santrallarda 8085 mikroişlemcileri kullanılırken daha sonra ISDX ve PX modellerinde 80188 işlemcisi (8088'in türevi bir işlemci; ek olarak bazı kontrol devrelerini içeriyor) kullanılmıştır. Mikrobilgisayar teknolojisinde son on yıldır yaşanan değişikliklerin önümüzdeki yıllarda da süreceği bellidir. Bu nedenle ana işlem birimi tasarımları (üzerinde mikroişlemci, ROM, RAM ve I/O için birtakım portlar vb. bulunan santralın ana kartı) çok uzun süreli olmamaktadır. Üç-dört yıl önce bunun farkına varan Telesis, büyük boy santralları olan X1 santrallarında kullandığı tasarımların bir anda "eski teknoloji" durumuna düşmemesi için ana işlem birimi olarak kişisel bilgisayarların ana kartlarını kullanmaktadır."

 

Bu açıklamadan anlayacağınız gibi bir santralın en önemli bölümü ana işlem bölümüdür. Önemine paralel olarak bu modeli tasarlamak da çok zordur. Yapılan tasarımlardaki hataları düzeltmek pahalıya mal olur. Üstelik gelişen teknolojinin olanaklarını var olan özgün tasarımlara aktarmak kolay olmaz. Halbuki ana işlem birimi olarak standart bir bilgisayar ana kartı seçilirse ve santrala özgü işlemler bu kart üzerine takılan özel olarak geliştirilmiş kartlarla sağlanırsa sistem çok esnek bir yapı kazanır. Örneğin, Telesis ilk başta 286 tabanlı ana kartlar kullanırken 386'lı kartların fiyatlarının düşmesiyle birlikte 386'lı kartlar kullanmaya başlamış ve bu yolla sistem performansını, ek olarak daha başka bir işlem yapmadan kat kat arttırmıştır.

 

Telesis, bu ana kartın genişleme yuvalarına takılan üç ayrı kart geliştirmiş. Bu kartlar yoluyla telekomünikasyona özel işlemler yapılabiliyor. Bu üç kart şöyle sıralanıyor:i) santralı çalıştıran programların, sistem parametrelerinin ve geçici tabloların tutulduğu bellek birimlerini içeren bir kart ii) sayısal anahtarlama kartı, iii) seri iletişim kanallarını içeren bir kart.

 

Telesis'in ürettiği santrallar tamamen sayısal. Telefon alanında "sayısal" terimi şu anlama geliyor: Sesler belli aralıklarla örnekleniyor ve alınan her bir örneğe karşılık 0 ve 1'lerden oluşan bir sayı oluşturuluyor; yani, analogdan sayısala dönüşüm yapılıyor. Sayısal sinyallerin işlenmesi ve dağıtılması son derece kolay. Bu sesler herhangi bir bilgisayar verisi gibi işlenip saklanabiliyor. Sayısal teknolojinin getirdiği kolaylıklar ile santral özellikleri (çağrı yönlendirme, konferans vb.) çok kolay bir şekilde arttırılabiliyor. Sayısal sistemde sesler ya da diğer analog sinyaller rakamlara dönüştürüldükten sonra bu rakamlar üzerinde her türlü işlemi rahatça yapabilirsiniz. Örneğin, gelen sinyalleri alçak geçiren bir filtreden geçirmek isterseniz yapacağınız şey bir analog filtre tasarlamak değil ses sinyallerini rakamlara dönüştürdükten sonra her bir rakamı kendisinden önce gelen, diyelim beş adet rakamın bir ortalaması olarak değiştirmektir. Sayısal sistemde bu kadar basit olan filtre tasarımı analog sistemde insana kök söktürebilir. Bir başka örnek de sesli mesaj bırakma (voice mail). Sayısal sistemde bu işi başarmak oldukça kolay: Ses sinyallerini rakamlara dönüştürüp bellekte saklarsınız ve gerektiğinde de diğer abonelere iletirsiniz. Analog sistemde, kullanılan malzemenin niteliği de büyük önem taşır; çünkü tasarımınız ne kadar iyi olursa olsun elinizdeki malzeme spesifikasyonlara uymuyorsa bir çok sorunun ortaya çıkması kaçınılmazdır. Böyle durumlarda analog tasarım işlemi, deneme yanılmanın önem kazandığı, sezgilerin bilgiden daha çok işe yaradığı, bilimden çok sanata ve sihre benzeyen bir yapı kazanır. Sayısal sistemde tasarım daha mantıklı ve öngörülebilir bir yapıdadır. Bu sistemde sinyalleri işleyen programların önemi çok fazladır. Sayısal sistemler bir kez oluşturulduktan sonra sistem üzerinde işlem yapmak son derece kolaydır. Ama üzerinde işlem yapılacak sayısal sistemi tasarlamak ve gerçekleştirmek oldukça zordur. Örneğin, Aselsan çok büyük bir araştırma-geliştirme bölümüne sahip olduğu halde sayısal santralları Hollanda'nın Philips firmasından aldığı teknoloji ile üretebiliyor. Bu örneği gördüğümüzde, Telesis'in yıllardır tümüyle sayısal santrallar tasarımlayıp üretmesinin büyüklüğü daha iyi ortaya çıkıyor. 

 

Telesis içinde bilgisayar yoğun bir şekilde kullanılıyor. En güçlü bilgisayarlar tahmin edebileceğiniz gibi tasarım bölümünde yer alıyor. Tasarım için kullanılan program elektronik devre tasarım programlarının Cadillac'ı olan PCAD. Telesis bu programın Türkiye'deki sayılı kullanıcıları arasında.  Santrallarda kullanılan programların yazımı için de Microsoft'un Assembler'ı kullanılıyor. Santral programları EPROM'larda saklanıyor ve her biri en az 50-60 KB büyüklüğe ulaşıyor. Yüksek düzeyli ve telekomünikasyon için optimize edilmiş diller henüz tercih edilmiyor. 

 

Telesis santrallarının da bilgisayar bağlantısı var. Bilgisayarda kullanılabilen ve yine Telesis'te geliştirilen programlar yardımı ile santral konsolundan yapılan bütün işlemler bilgisayardaki program aracılığı ile yapılabiliyor. Ayrıca konuşma bilgileri de bilgisayarda oluşturulan veri tabanlarında saklanıp işlenebiliyor. Çağrıları kaydeden program bir TSR olarak çalışıyor. Yani, sürekli bellekte kalıyor ve santralden bilgi geldikçe devreye girip bilgileri diske yazıyor. Bu yapı sayesinde bilgisayarlar santrala adanmadan başka işlerde de kullanılabiliyor. Gelen bilgilerin işlenebildiğini söylemiştik. Alınan bilgiler aboneye, tarihe, görüşme süresine, aranılan numaraya göre sınıflandırılıp raporlar halinde sunulabiliyor. Ayrıca santral parametrelerinin hepsini bilgisayara aktarmak ve bir dosya şeklinde saklamak da mümkün. Bu olanak Telesis gibi yüksek kapasiteli santrallar üreten bir firma için çok yararlı. Çünkü santralda sorun çıktığında yüzlerce abone için girilmiş parametrelerin yeni baştan tek tek girilmesine gerek kalmadan bilgisayarda bulunan dosyadan santrala bilgi aktarımı yapılabiliyor.

 

3-MULTİTEK

 

Multitek telekomünikasyon alanında yeni bir firma ama pazar payı sürekli artıyor ve kendilerine fanatiklik ölçüsünde bağlı bayiiler ediniyor.

 

Multitek de Karel gibi iki kardeşin kurduğu bir firma. Kardeşlerden Adnan Demirkol 1973 yılında İTÜ Elektronik Mühendisliği bölümünü bitirmiş. 1974'De Amerika'da Wisconsin Madison üniversitesinde master yapmış. Yine aynı üniversitede üç yıl boyunca araştırma görevlisi olarak çalışmış ve ders vermiş. Yarı iletkenler üzerine yabancı dergilerde yayınlanan 10 kadar makalesi var. Türkiye'ye dönünce Netaş ve Türk Telefon firmalarında çalışmış. 1989 Yılından bu yana da Multitek bünyesinde çalışıyor.

 

Küçük kardeş Mehmet Demirkol ise 1982 yılında İTÜ Denizcilik Yüksek Okulu'ndan mezun olmuş. 1987 Yılına kadar denizcilik sektöründe çalışan Mehmet Bey 1987'de Multitek'i kurmuş. Multitek, ilk başlarda bazı özel kontrol devreleri yaparken 1991 yılında telefon santralı üretimine başlamışlar.

 

Multitek'in şu anda üretmekte olduğu iki tip santral var. Bu santrallar Star 1 ve Star 2 olarak adlandırılıyorlar. Bu iki santral arasında yalnızca kapasite farklılığı var. Star 1 santralı 8 harici, 56 dahili hatta kadar büyüyebilirken Star 2 santralı 4 harici, 12 dahili aboneye kadar büyüyebiliyor. İki santralda kullanılan programlama kodları ve santralın çalışmasını sağlayan program tamamen aynı. Santralın iç çalışmasını sağlayan program Karel ve Telesis'tekinin tersine makine dilinde değil de telekomünikasyon alanında standart koyucu bir örgüt olan CCITT kuruluşunun öğütlediği ve STL adı verilen, telekomünikasyon için özelleştirilmiş  bir program ile yazılmış. Yapısal programlamaya uygun olan STL ile program geliştirimi ve hata ayıklaması olağanüstü hızlı oluyor. Santral işlevleri kolaylıkla tasarımlanan ve eklenip çıkarılabilen küçük program modülleri ile sağlanıyor. Adnan Bey kısa zamanda sağladıkları büyük başarıyı büyük ölçüde STL'e borçlu olduklarını düşünüyor. Her iki santralda da işlemci olarak Motorola'nın 6802 mikroişlemcisi kullanılıyor. Bu da Intel çıkışlı işlemciler kullanan Karel ve Telesis'e göre çok farklı bir seçim. Bağlantılar için yine Karel'de olduğu gibi doğrudan bağlama yöntemi seçilmiş, herhangi bir modülasyon yok. Bunun nedeni yine Karel'de olduğu gibi maliyet. Ama yakında üretimine başlamayı planladıkları büyük santrallarda sayısal bir yapı düşünüyorlar.

 

Multitek santralları Karel ve Telesis'e göre bazı farklılıklar arzediyor. Örneğin, bu santrallara telefon devreleri bağlanabildiği gibi alarm devreleri de (yangın, hırsızlık vb.) bağlanabiliyor. Böylece alarm devreleri için de başka bir alarm santralı almaya gerek kalmıyor. Bir başka özellik de santralların yıldırıma karşı korunmalı olması. Santralın tasarımı ve testleri sırasında yıldırıma karşı etkin bir koruma sağlanmaya çalışılmış. Bu amaçla çok yüksek gerilimler telefon devrelerine verilerek yıldırım etkisi benzetilmeye çalışılmış ve yıldırım düştüğünde en çok zarar görebilecek devreler saptanmış. Daha sonra da bu devrelere özel koruma devreleri eklenmiş. Bu şekilde yıldırıma karşı en etkili tasarıma sahip olduklarını iddia ediyorlar. Bayiilerinin ifadeleri de bu iddiayı doğrulayıcı yönde.

 

İlk santrallarını 1991 Mart ayında satmışlar. İlk başlarda yakın çevrelerine ayda 5-10 taneyi geçmeyecek şekilde bir satışı ancak yaparken şimdi ayda yaklaşık 400 santral üretiliyor ve satılıyor. Şu anda Ümraniye'de bulunan üretim tesisleri ile bu sayıyı arttırmanın olanaksız olduğunu düşünüyorlar. Yakında taşınacakları yeni üretim tesislerinde bu sayıyı ilk aşamada 600'e çıkarmayı planlıyorlar. 1200 Metrekare kapalı alanı olan yeni tesisleri İstanbul Dudullu'da bulunuyor. Şu ana kadar da yurt içinde ve yurt dışında toplam 10000 kadar santral satmışlar. Yine Karel ve Telesis'te olduğu gibi ihracat Multitek için de çok önem kazanan bir konu. Şu anda Ürdün, Romanya, Mısır ve Yunanistan'a ihracat yapıyorlar. 1992 İçindeki ihracatları yaklaşık 250.000 dolar ve bu yıl rakamı 300.000 dolara çıkarmayı planlıyorlar. Geçen yılki toplam ciroları yaklaşık 7 milyar lira. Bu yılki cirolarının 20-25 milyar lira arasında olacağı hesaplanıyor.

 

Multitek'in bir başka farklı özelliği de santralda kullanılan kartları fason olarak başka şirketlere yaptırmaları. Bu seçim Multitek'i üretim gibi oldukça masraflı ve organizasyonu zor bir işten kurtarıyor. Multitek bünyesinde yalnızca tasarım ve dışarda üretilen devrelerin testi ve santral montajı yapılıyor. Bu yapı Multitek'e maliyetleri azaltma ve daha esnek bir yapı kurmada oldukça yararlı olmuş. Devrelerin testleri hepsi de meslek lisesi ya da yüksek okulu mezunu olan elemanlar tarafından yapılıyor.

 

Multitek'in şu andaki toplam personel sayısı 30. Dudullu'daki 1200 metre kare kapalı olan yeni tesislerine taşındıklarında bu sayıyı arttırmayı planlıyorlar.

Devre tasarımları için Smart ve Board Maker adındaki bilgisayar programlarını kullanıyorlar. Santral aracılığıyla yapılan görüşmeleri bilgisayar aktaran ve diğer şirketlerin santrallarında olduğu gibi TSR olarak çalışan bir ücretlendirme ve rapor programları da var. Bilgisayarın bir başka kullanım alanı ise satılan santralların bilgilerinin izlenmesi. Bu amaçla da özel bir program kullanıyorlar.

 

Dışarda üretilen kartların testinin Multitek elemanları tarafından gerçekleştirildiğini söylemiştik. Bu iş için çeşitli ölçüm cihazları kullanılıyor. Test işlemini otomatikleştirmek için Almanya'dan in-circuit tester cihazları almayı planlıyorlar. Bu cihazlar gelince hem test süresi kısalacak, hem de güvenilirlik artacak.