Bilişim Konusundaki Saçma Öneriler

 

Murat Yıldırımoğlu

 

Türkiye’deki bilişim sektörü ilgililerine mikrofonu uzattığınızda iki şey söyleniyor hemen: Bir bilişim bakanlığı kurulsun ve teşvikler arttırılsın. Bilişim sektörü dışındaki insanlar,  inanılmaz bir sağduyuyla, var olan bakanlıkların azaltılmasını isterken en yüksek teknolojilerle ilgilenen insanların aklına yalnız ve yalnızca bakanlık kurma önerisi gelebiliyor. Ne yazık ki ülkemizin bilişim medyasının güzide muhabirleri ve yazarları da yalnızca bu iki konuda kalem oynatabiliyorlar. Ben bu sayfada, bakanlık kurma önerileri başta olmak üzere, bilişim alanındaki saçma önerileri sergileyeceğim sizlere. Sizler de hangi önerinin en saçma olduğu konusunda bana mesaj gönderirseniz yıl sonunda en saçma öneriyi seçebiliriz. Ne dersiniz, hoş olmaz mı?

 

 

BT Haber, Sayı 319, 21-27 Mayıs 2001:Türkiye’de Ar-Ge bakanlığı kurulmalı

Ar-Ge alanında destek ve teşviklerin artmasını beklediklerini kaydeden Netaş/Nortel Networks Genel Müdürü Sait Gözüm , Türkiye’nin yeni teknolojiler üretebilmesi için bir Ar-Ge bakanlığının kurulması gerektiğini dile getirdi.

 

Olur gözüm, her işe bir bakanlık kuralım. Hatta yeni kurulacak bakanlıkları belirleme ve değerlendirme  bakanlığı da kuralım.

 

Hürriyet, 15 Haziran 2000: Ali Koç, konuşmasında Bilgi ve Bilgi Teknolojileri Bakanlığı’nın yanı sıra “Yarının Bakanlığı” kurulması önerisinde de bulundu.

İnsan bu öneriyi duyunca en genç Koç’un aslında zihniyet açısından dedesinden bile yaşlı olduğunu düşünmeden edemiyor. Ali Koç yaklaşık 2 yıl sonra 12 Mayıs 2002'de de (Sabah) aynı öneriyi getiriyor. Bu adam kafaca hiç genç olmadan yaşlanıp gidecek anlaşılan.

 

Bilişim bakanlığına yönelik bir saçma öneri de Mehmet Ali Yalçındağ’dan geliyor:

Hürriyet, 4 Eylül 2002: Doğan Medya Grubu Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ da bilişim bakanlığı kurulmasını öneriyor: e-Türkiye için artık yolun açılması, çağ dışı engellerin kaldırılması gerekiyor. Bilgi toplumu için İtalya'da internet bakanlığı, İngiltere'de e-bakan, Danimarka'da araştırma ve bilgi teknolojileri bakanlığı kuruldu. Türkiye'de de acilen bir bilişim bakanlığı kurulmalı.

 

Yine Bilişim Bakanlığı gibi saçma bir konuya yönelik daha da saçma bir öneri ve yorum ise Yurtsan Atakan’dan geliyor.

Hürriyet, 8 Eylül 2002: İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Ziya Aktaş, yıllardır bu yanlış algılamayı bertaraf etmek için politikalar üretiyor. Kurulması için kamuoyu yaratılmaya çalışılan bakanlığının adının “Bilişim Bakanlığı” değil, “Bilgi Toplumu Bakanlığı” olması için çabalıyor. Yüzüp yüzüp kuyruğuna gelmişken, kurulması olası bakanlığın adı “Bilişim Bakanlığı” olursa, korkarım ki, icraati de Türkiye’yi bilgi toplumu yapmaya yönelik değil, artık küresel hiçbir rekabet avantajı kalmayan bilişim teknolojilerinin üretilmesi yönünde olacak.

Ohoo, bakanlık kuruluyor da sıra adına geldi. Önce saçma sapan bir öneri atılıyor, sonra bu saçma sapan önerinin etrafında incir çekirdeğini doldurmayacak tartışmalar yapılıyor. Yurtsan Atakan’ın bu yazısındaki saçma sapanlık onun yönetiminde hazırlanan Hürriyet Bilişim gazetesinde de etkisini gösteriyor. Bu gazetede röportaj yapılan kişilere yöneltilen sorular Atakan’ın kafasındaki boşluğu aynen yansıtıyor:

“e-Türkiye ve e-devlet kavramları çok karıştırılır oldu… TBD olarak sanki e-devlet kavramına meyilli bir vizyonunuz varmış izlenimine kapılıyorum.”

…Aynı şekilde Bilgi Toplumu ve Bilişim Toplumu kavramları da Türkiye’de çok karıştırılır oldu…”

Sayın Atakan,

Bu kavramlar bizim karşımızda ayrı ayrı değil ki birbirlerine karışır olsun. Bu kavramlar yalnızca sizin kafanızda  ayrı ayrı.

 

Bilişim konusundaki saçma önerilerden birisi de aşağıdaki gibi:

Hürriyet, 26 Haziran 2001: Compaq Türkiye Genel Müdürü Mehmet Nalbantoğlu, siyasilerden teknolojiyi geliştiren kuruşlara şu teşviklerin verilmesini istiyor: “Bu tip kuruluşlara sıfır kurumlar vergisi, 10 yıl güvence, iktidar değişimlerinden etkilenmemesi, Türkiye’de üretilen yazılım ve bilginin ihracatının teşvik edilmesi..”

Buna benzer bir öneriyi şu anda Microsoft Türkiye’nin genel müdür yardımcısı olan Ekrem Yener yapıyor. Yener, çeşitli ortamlarda bilgisayar ürünlerine yönelik KDV’nin düşürülmesi gerektiğini söylüyor. Halbuki KDV’nin aynı aynı olduğu cep telefonu pazarında satışlar sürekli artıyor. Yani, sorun KDV’de değil, kafalarda.

 

Saçma bir başka öneri de Türkiye’de seçimlerin elektronik ortamda yapılması. Dünyada elektronik seçim diye bir şey yokken bazıları Türkiye’de seçimin elektronik olmasını öneriyorlar. Bu öneri ilk olarak geçtiğimiz seçimlerde Şahin Tulga tarafından dile getirildi. Microsoft genel müdürü Haluk Maga da yenilerde bu öneriye sahip çıkıyor:

Hürriyet, 3 Eylül 2002: Haluk Maga, “Seçimlerin elektronik olarak yapılabilmesi bu gidişattaki önemli yapı taşlarından bir tanesi. Ve kolayca, şu andaki teknolojiler ve imkanlar ve bütçelerle kolayca yapılabilmesi mümkün küçük bir projedir.” Dedi.

Elektronik seçim hiç de önemli bir yapı taşı değildir. Önemli bir yapı taşı olmadığı dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde seçimlerin elektronik ortamda yapılmamasından bellidir. Bu ülkelere Haluk Maga’nın şirketi Microsoft’un merkezinin bulunduğu ABD de dahildir.

 

Anlaşılan Microsoft Türkiye’de yükselmenin yolu saçma önerilerde bulunmaktan geçiyor.