Bilgisayar Kitapları

Murat Yıldırımoğlu

 

Bilgisayar satışları ile birlikte bilgisayarlara ve bilgisayar sektörüne dair kitapların sayısı da artıyor. Ama ister çeviri, ister telif olsun bilgisayar kitaplarının kalitesi ne yazık ki artmıyor. Bazı örnekler ise kalitenin yükselmek bir yana düştüğünü gösteriyor.

 

Bilgisayar kitaplarının kalitesindeki bu düşüklüğün çeşitli nedenleri var. Çeviri kitaplar için bu nedenleri şöyle sıralayabiliriz: İngilizceyi, Türkçeyi ve bilgisayarı bilmeyen-sevmeyen çevirmenler. Bu türlü çevirmenlerin getirdiği kitapları geldiği gibi basmakta sakınca görmeyen yayınevleri. Bu türlü kötü kitapları alan ve kitabın kötü olduğunu gördüğünde tepki vermeyen, sesi çıkmayan okuyucular.

 

Telif kitapların düşük kaliteli olmasının nedenlerinin başında ise bu kitapların yeterince telif olmaması yatıyor. Bu kitaplar çoğunlukla bir yabancı kitabın içeriğinin tümüyle kopyalanmasından oluşuyor. Örneğin, tek bir satır Java programı yazmayan birisinin bu yolla Java kitabı (hem de epeyce kalınca) yazdığını biliyorum. Yine bu kitapların yeterince telif olanları ise yazarlarının anlatım yetersizliği yüzünden sakatlanıyor. Anlatım yetersizliği ya yazarın konuyu yeterince bilmemesinden ya da kafasındaki bilgileri üç-beş derli toplu cümle haline bile getirememesinden kaynaklanıyor.

 

Bilgisayar dergileri ise kötü kitaplar ile iyi kitapları ayırt edici bir politika izlemiyorlar. Kendilerine gönderilen kitap bilgilerini olduğu gibi basarak sektöre katkıda bulunduklarını sanıyorlar. Halbuki iyi bir kitap değerlendirmesi eldeki kitabın her yönüyle incelenmesi ve gerekiyorsa kitabın yerden yere vurulmasını gerektirir.

 

Ben de bu yazıda bir çeviri kitabı bu şekilde değerlendireceğim. Umarım bu şekilde kitap değerlendirmelerine örnek oluştururum.

 

Değerlendireceğim kitap Hard Drive adını taşıyor. James Wallace ve Jim Erickson adında iki usta yazarın aynı adlı kitap Celal Kapkın tarafından çevrilmiş ve Seç Yayınevinden çıkmış.

 

Hard Drive dünyanın en büyük yazılımevi olan Microsoft’un patronu Bill Gates’in hayatını anlatıyor. Kitabın orijinalinin muhteşem olduğunu sezebildim ama yalnızca bu kadar. Çünkü kitabı okumayı 102. sayfadan sonra bıraktım. Daha fazlasına sabrım yetmedi. Daha sonra kitabın orijinalini edindiğimde çeviri rezaletinin boyutlarını daha iyi görebildim. 

 

Kitabı çeviren kişi, Celal Kapkın, bilgisayar sektörünü tanımıyor. Celal Kapkın İngilizce bilmiyor. Daha da kötüsü Celal Kapkın Türkçe bilmiyor. Bilse anadiline karşı bu kadar büyük bir saygısızlık yapamazdı. Kitabı yayınlayana Seç Yayınevi ise bu kitabı hiçbir editörlük mekanizması işletmeden basmış. Yayınevinden herhangi birisi kitabı okumaya teşebbüs etmiş olsaydı yarattıkları rezaleti farkederlerdi.

 

Kitabın her sayfasında hata var. Her sayfasında anlamsız, saçma sapan cümleler var.

Şimdi size bunlardan örnekler vereyim. Vereceğim örnekler okuduğum bölüm içindeki tüm yanlış çevirileri kapsamıyor. Öyle olsaydı bir yüz sayfa yazmam gerekirdi. Aşağıda yalnızca insanı en çok tedirgin edenlerini aldım.

 

Sayfa 1: Dünyanın en geniş bilgisayar yazılım şirketinin başkanı...

        “Dünyanın en büyük yazılım şirketi” şeklinde olmalıydı.    

 

        dipnot: Sidekick: Kompüterize hesap makinesi, not defteri, randevu takvimi ve otomatik telefon çevirici gibi olanaklar sağlayan bir masabaşı aksesuar programı. Burada çok yönlü yardımcı anlamında kullanılmış.

        Sidekick’in anlamı yol arkadaşı’dır. Aynı adlı bir bilgisayar programı da vardır ve adını, bilgisayarı kullanan kişiye yol arkadaşlığı yapmasından almıştır. Kitapta ise bu ifade Bill Gates’in en yakın adamı Steve Ballmer için kullanılmıştır ve asıl anlamındadır.

 

 Sayfa 2: Gates.. inatla mikrofonlara doğru yürürken....

        Gates niçin inatla yürüyor mikrofona? Kafayı mı yemiş? Burada kullanılan sözcük “stiffly” ve “resmi bir şekilde” diye çevrilebilir. 

 

Sayfa 18: Mary Gates, iradesi güçlü, zekası keskin ve iyi alışveriş yetenekleri olan hızlı bir inceleyiciydi.

        Bu abuk sabuk çevirinin aslı ile hiçbir ilgisi yok: Asıl çeviri “Mary Gates cana yakın ve sosyal bir kişiliğe sahipti, kibar bir ev sahibiydi. Ama bunun yanında çelik gibi bakışları ve sert el sıkışı ile otoritesini de belli ediyordu.” şeklinde olabilir. 

 

Sayfa 19: Bir iş arkadaşı “Değer biçtiğiniz kişi, türünün çok daha üzerindedir...

        Niye değer biçiyoruz? Bu da abuk sabuklukta en öne giden çevirilerden birisi. Bu kısmın çevirisi şöyle olmalıydı: Sizi ölçüp biçen ve hal hatır sorduktan sonra kibar ama kararlı bir tavırla yanınızdan ayrılan birisiydi.

          Her ne denli her ikisi de toplumun gözünden uzak, politik gölgeler içinde kaldılarsa da ...

İnsanlar niye politik gölgeler içindeler? Burada anlatılmak istenen Bill Gates’in ana-babasının politikada önde olmak istememeleri, geri planda kalmayı yeğlemeleri.

 

Sayfa 34: dipnot: Hacker: Bilgisayarla ilgili konuları deneme yanılma yoluyla öğrenmeye çalışan kişi.

        Tam tersi. Hacker bilgisayar kurdu kişiler için kullanılan bir ifadedir.

 

Sayfa 36: Gates’le öteki çocukları, dosyalar çevresini kurcalamaya çalışmaları için...

        dosyalar çevresi de ne? İşin aslı C-Cubed adındaki bir firma Gates ve arkadaşlarına bir öneri götürüyorlar: Bilgisayarımızı çökertmeye çalışın, bu sayede biz zayıf tarafları bulup düzeltelim, siz de bilgisayarla uğraşmak için daha çok zaman bulun.

 

Sayfa 57: Şimdi evli olan Gloyd “ ozamanlar beni, büyük bir tanışma palavrası ile çarpmadı.”

        Tanışma palavrası da ne? Bunun büyüğü nasıl oluyor?

 

 

Sayfa 68: Ad için yıllarca uğraştık ve sonunda ellerimizle havaya attık..

Burada anlatılan şey ne oluyor? Elleriyle neyi havaya atıyorlar? Anlatılmak istenen şu: Digital firması bilgisayarları için “small computer” terimini uygun görüyor. Kamuoyu ise bu bilgisayarları “minicomputer”  olarak adlandırıyor. Digital yetkilisi de onca zaman bu terimi yerleştirmek için uğraştık ama sonunda biz de ellerimizi kaldırıp teslim olduk, minicomputer terimini kabul ettik diyor.

 

Sayfa 69: Geçersiz şirketini koruma umudu yokken

        Bir şirket nasıl geçersiz oluyor? Çeviri şöyle olmalıydı: “Batmakta olan şirketini umutsuzca kurtarmaya çalışırken …”

 

Sayfa 71: Formula Translation (geçiş formülü anlamına)

        Yine bir çeviri hatası, yine bir cehalet örneği. Bu ifadenin “Formül Tercümesi” olarak çevrilmesi gerekir.  Yalnız burada kitabın aslı da Fortran’ı Formula Transition şeklinde açarak hataya düşüyor. 

 

Sayfa 74:  Bu “floating point routines” olarak bilinen, bilgisayardaki numaraları kullanan bir altprogramdı.

        Bir kere bilgisayardaki numaralar değil, sayılar. “Kullanan” değil “işleyen” şeklinde çevrilecek. . “floating point routines” , kayan noktalı, yani, ondalıklı sayıları işleyen program parçalarıdır.

 

Sayfa 75: Bir ürün geliştirmenin ne denli uzun zaman alacağını son kez olarak ciddi biçimde eksik değerlendirmiş olmayabilirdi.

        Evet, şimdi bu cümleyi düzeltecek birisi var mı? Çeviri şöyle olmalıydı: Bu, onun bir ürün geliştirme için gereken zaman konusunda son yanlış tahmini olmayacaktı.

 

 

Sayfa 78: Bu çağ, bir masaj salonuna bitişik, yerel bir avam  şirketinde başladı.

        Yerel bir avam şirketi mi? O nasıl oluyor?       “derme-çatma bir firmada başladı” şeklinde çevrilmeliydi..

 

Sayfa 79: Son Körfez Savaşında kullanılan sözde akıllı silahlar...

Burada  sözde olarak çevrilen ifade  “so called”. Bunun da “akıllı silahlar olarak adlandırılan” şeklinde çevrilmesi gerekir.

 

Sayfa 86: Microsoft’ta aşırı ya da genel harcama alışkanlıkları gereksiz olmayabilirdi. 

Buyrun cenaze namazına! Çeviri şöyle olacaktı: Microsoft’ta hiçbir gereksiz masraf, hiçbir aşırı harcama alışkanlığı olmayacaktı.

                 

Sayfa 94: Steve Wozniak adlý, ....elektronik výnlayýcý bir çocuk....

Steve Wozniak arı değil ki vınlasın.  Burası da elektronik dahisi bir çocuk şeklinde olacak.