Kriz mi Ne Krizi?

Murat Yıldırımoğlu

 

Türkiye’yi avucuna alan kriz birinci yılına yaklaştı. Bu süre içinde kriz bir çok şeyin gerekçesi oldu. İş yapamıyoruz, para kazanamıyoruz. Nedeni: Kriz. Çalışanlarımızı çıkartmak zorundayız. Nedeni: kriz. Çalışanlarımıza zam yapamıyoruz. Nedeni: Kriz.


Onüç yıldır çalışıyorum. 94 krizini de, şu andaki krizi de sonuna kadar yaşadım, yaşıyorum. 94'den bu yana krizlerde gözlediğim şey şu oldu: Krizler fırtına gibidir. Fırtınalar ağaçları etkiler ama yalnızca zaten içi kof olan ağaçlar fırtınadan yıkılıp giderler. Sağlam ağaçlar biraz sarsılırlar ama kökleri sağlam, içleri de dolu olduğu için yıkılmazlar. Hatta kof ağaçlar yıkılıp gittiği için güneş ve su gibi kaynaklar onlara kalır ve daha çok serpilme olanağı bulurlar.

Kriz, iyi çalışanları, anlamlı işler yapanları, bir farklılık yaratabilenleri, katma değer yaratabilenleri, kısa vadeli düşünmeyenleri, kazandıklarını yata-kata değil de işlerine ve çalışanlarına yatıranları olumlu bile etkiliyor. Onlar zaten böyle çalıştıkları için kriz çalkantılarını atlatacak mali olanakları biriktirmiş oluyorlar. Ayakta kalmayı başaran bu firmalar, yok olup gidenlerin geride bıraktıkları işleri, müşterileri de kolayca kapabiliyorlar. 

 

Krizi bahane ederek yetişmiş elemanlarını çıkartan, zam yapmayan, işleri üzerine kafa yormayan, kaynaklarını uzmanı olmadıkları alanlara dağıtan iş yerleri ise ya bu krizde ya da bir sonrakinde yıkılmaya mahkumlar.

 

İyi çalışan firmalar için: Yaşasın Kriz!