Yapılması gereken tümüyle özelleştirme ve devletin ekonomiden büyük ölçüde çıkarılması iken çeşitli yerlerde “özerkleştirme” denilen bir politika uygulanıyor. Bu politika sonucunda önceden tümüyle devlete bağlı olan kurumlar şimdi özelleşmedikleri gibi bir de devlet denetimi dışına çıkarılıyorlar. Bunun sonucu yalnızca yeni yolsuzluklar olacaktır. Aşağıdaki röportaja dikkatinizi çekmek istiyorum. Röportajın konusu olan kişiyi ve kuruluşu hep birlikte izleyelim ve görelim bakalım gelecek günler neler gösterecek?

Murat Yıldırımoğlu, 21 Mayıs, 2001

 

 

21.02.2001 Sabah

Tariş siyasilerden kurtuldu
86 yıllık Egeli kuruluş Tariş, 9 ay önce özerkliğini kazandı. 65 yıllık mevzuattan kurtulan Tariş, şimdi hedeflerini büyüterek, piyasalara meydan okumaya hazırlanıyor

Ege'nin 86 yıllık kuruluşu Tariş, yeni atılımlar ile devrim yapmaya hazırlanıyor. Dev kuruluş Tariş'i atağa kaldıran ise 16 Haziran'da çıkan kanunla diğer birliklerle birlikte özerkliğini kazanması. Bu kanunla özerk olarak kendi kendilerine yetmelerini sağlayacak bir altyapıya kavuşan Tariş, piyasa koşullarına göre hareket etme imkânına kavuştu.

Şimdi en alt birimdeki elemanından, en tepedeki yöneticisine kadar herkes bu değişime ayak uydurmak için vargücüyle çalışıyor. Bu savaşın görünen lideri, "İzmir ve Ege hayranı" Tariş Genel Müdürü Ayhan Özer'le yeni hedefleri konuştuk.

* Eylü'de göreve başladınız. 6 ay önce neredeydi Tariş, şimdi hangi noktadasınız?

Son görevim Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı'ydı ve bu dönemde 1997'den itibaren Tariş'le içli-dışlı, yakın çalışmaya başladım. Tariş gibi diğer 16 birlik de bana bağlıydı. O dönemde de bakanlıkta birliklerle ilgili olarak çok yararlı işler yaptık. Tariş, bunların başında yer alıyordu.

Tariş benim tanıdığım, bildiğim bir yerdi ama, masanın diğer ucunda oturuyordum, şimdi ise bu tarafında. Geldiğim noktada, Tariş için yepyeni bir dönem başlamıştı. 16 Haziran'da çıkan kanunla birlikler yepyeni, hukuki bir temele oturmuştu. Bu da şuydu: Rahmetli Atatürk zamanında başlayan bu hukuki temel, biraz önce bahsettiğim 16 Haziran'da çıkan kanunla birlikte, yürürlükten kaldırıldı.

* Özetle yaklaşık 65 yıllık bir mevzuat kalktı?

Evet. Ve ben bu dönemde, bu ilk uygulamaların başladığı dönemde, bu kanunun gereği olarak birlik yönetim kurullarının atadığı genel müdür olarak göreve başladım. Bu kadar uzun zaman bakanlığın vasiliği altında, bakanlığın birçok yetkilerine bağlı olarak çalışmış, aslında ekonomik, ticari kuruluşlar olmasını rağmen, yapılanmadan kaynaklanan sıkıntılar nedeniyle varlığını bugüne kadar sürdürmüş, çok önemli kuruluşlar, birlikler. Tariş de bunların en büyüğü, önemlisiydi. Buna rağmen Tariş''in bir çok sıkıntıları vardı.

* Nelerdi bu sıkıntılar?

Piyasa koşullarına göre hareket etme imkânı sınırlıydı. Her ne kadar sözde baktığında birliklerin kendi karar süreci, yönetim kurulları olsa da, her şey bakanlığın iznine tabiydi. Yatırım izni, seyahat izni... Çok çarpıcı bir örnek vereyim. Ben Ankara'ya iş görüşmesi için bakanlığa veya bir kuruluşa gidecek olsam, bakanlıktan izin almak zorundaydım! Yatırım yapacağım, iplik fabrikası kuracağım ya da araç alacağım, aklınıza gelebilecek her şey bakanlık iznine bağlıydı.

* Adım atmak bile güçtü, kısacası...

Her harcama, her tasarruf bakanlık iznine tabiydi. Bakanlık burada istediği şekilde personel istihdam etme hakkına sahipti. Bir imzayla, bir talimatla bu yapılıyordu.

* Siz hem bir avantaj, hem de bir dezavantaj devraldınız?

Evet, avantajlar birliklerin, tarımsal satış kooperatiflerinin yıllardır özlemini çektiği, beklediği bir kanundu bu. Birliklerin özerk olarak kendi kendilerine yetmelerini sağlayacak bir altyapıydı, kanundu. Birtakım zorluklar da vardı. Bu kanunla birlikte birlikler, birtakım zorluklarla karşı karşıya kaldı.

Arkadan birisi iteledi, biz denize düştük. Çok kısa sürede yüzmek zorundayız. Ama dediğim gibi, tüm zorluklara, ekonomik belirsizliklere rağmen, yıllardır beklediğimiz bir süreç olduğu için, artık biz devamlı ileriye bakıp yeni sürece nasıl ayak uydururuz, nasıl uyum sağlarız, ona bakıyoruz. Bizim için rüşdümüzü ispat etme bakımından veya edemesek bile bir takım sıkıntılarımızı aştığımızı göstermek bakımından çok önemli bir süreç ve uygulamanın ilk senesi. Ben böyle bir dönemde görev üstlendim.

Çok önemli işler yaptık
* Görevi kabul ederken, başınıza geleceklerden habersiz miydiniz?

Hayır, buraya gelirken, bunları aşağı yukarı tahmin ederek geldim, hiçbiri sürpriz değil. Şu anda yaptıklarımıza bakacak olursak, belki şu anda çok somut şeyler

söylemeyemeyeceğim ama, geldiğimizden bu yana yaptığımız önemli işler de var.

* Neler bu önemli işler?

Başlıcaları, Tariş'in kurumsallaşması. Bu yolda yönetim kurulunda; 4 tane birlik var, bunların hepsinin ayrı tüzel kişiliği var. Onların hepsinin yönetim kurulu üyesiyim genel müdür olarak. Bu işin bir boyutu. Burası bugüne kadar farklı yönetilmiş, kendine özgü gelenekleri oluşmuş. Şimdi hakim biziz.

* Yani, siyasiler değil artık!

Evet, geldiğimiz noktada bu yapıyı artık değiştirmemiz lazım. Burası büyük bir holding.

Holding gibi olduk

* Tariş'in geleceğinde ne var?

Tariş'in geleceği şu. Bir holding gibi olması lazım. Burası bir üretici kuruluşu. Sonuçta şurada işte resmini gördüğünüz 3 kişiyle başlayıp şu anda 120 bin kişiye ulaşan bir üretici kuruluşu. Ama biz aynı zamanda sanayiciyiz, bankacıyız, sigortacıyız, ihracatçıyız, ithalatçıyız, iç pazarlarda mal satan pazarlamacı kuruluşusuz. Herşeyi yapan bir kuruluşuz. Ben burayı holding yapısına benzetiyorum.

* Holding gibi, ama holding değil. Holding gibi çalışıyor mu?

Adımızı holding gibi kullanamayız. Çünkü yapımız hukuken tamamen farklı. Bizim yapımız, ürünlerimiz, çalışma koşullarımız itibarıyla da Türkiye ekonomisindeki gücümüz, büyüklüğümüz itibariyle böyle çalışmamız gerekiyor.

Eskiden Tariş kabuğuna çekilmişti. Neydi, pamuğu alırım, stoklarım, zamanı gelince satarım.. Artık bizim aktif politikalar oluşturmamız lazım. Yani pazarlama, ihracat, ithalat ve fiyat politikası da dahil.

Gönül SOYOĞUL