Philippe Kahn
Murat
Yıldırımoğlu
Turbo Pascal, Sidekick, Quatro Pro, Paradox, Delphi.
Yukardaki ürünler bir zamanlar bilgisayar dünyasının en önemli ürünleri arasındaydı. Bu ürünleri üreten firma Borland firması dünyanın en büyük üç yazılım firmasından birisiydi. Borland’ı kuran, ona damgasını vuran Phillippe Kahn ise bilgisayar sektörünün en önemli kişileri arasında idi.
Şu anda Delphi dışında bu ürünlerin hiçbiri yok. Ürünleri bırakın ortada Borland diye bir firma yok. Phillipe Kahn, kurucusu olduğu Borland’dan kovuldu, firmasının adı Inprise oldu. Inprise, eski güzel günlerini özlemle anan küçük bir firma olarak yoluna ufak ufak devam ediyor. Kahn, Borland sayesinde kazandığı paralarla irili ufaklı birçok şirket kuruyor ama bilgisayar sektöründe eskisiyle karşılaştırılamayacak kadar küçük bir yere sahip.
Peki, kim bu Phillippe Kahn? Nereden geldi? Niçin başarısız oldu?
Phillippe Kahn
bir Fransız. Babası eski tüfek bir sosyalist, annesi ise Ausschwitz’den sağ
kurtulmayı başaran bir şarkıcı ve film yapımcısıydı. Kahn yeni yetmelik
çağlarındayken annesini kaybetti.
Kahn, matematik
alanında gelecek vaad eden bir öğrenciydi. Üniversitede matematik okudu.
Lisansüstü çalışması da matematik alanında idi. Daha sonra bilgisayara ve programlama dillerine ilgi duydu.
Zürih’de Pascal programlama dilinin yaratıcısı Niklaus Wirth ile çalıştı.
Burada dünyanın ilk kişisel bilgisayarlarından birisi olan Micral için yazılım
üreten grupta yer aldı.
Tam bu sıralarda
bir kitap okudu, hayatı değişti. Henry David’in Walden adındaki kitabını
okuyunca devam etmekte olduğu dünyanın en iyi üniversitelerinden birisi olan
Zürih üniversitesini bıraktı Yine kitabın etkisiyle Fransadaki Pirene dağlarına
yerleşti; keçi güttü, müzik yaptı, geleceği hakkında düşüncelere daldı.
Yaklaşık bir yıl
sonra dağdan indiğinde öğrenimini tamamlayıp matematik öğretmenliğine başladı.
Karate çalıştı, siyah kuşak sahibi oldu. Bu arada evlendi. Kazandığı paranın
bir kısmıyla kendisine bir bilgisayar aldı: Bir Apple II. Bu sırada Amerikada
kişisel bilgisayar devrimi başlamıştı. Kahn bu devrimin bir parçası olmak
istedi. Gözünü devrimin merkezi olan Silikon Vadisine dikti.
1982 yılında eşini ve iki kzıını Fransa’da bırakarak, turist vizesiyle San Fransisco’ya geldi. 30 yaşındaydı. Cebinde babasından borç aldığı 5000 dolar vardı.
San Jose’de Hewlet-Packard ve benzeri firmalara iş başvurusunda bulunduysa da işe giremedi. Çünkü yeşil kartı yoktu. Yılmadı. Kendi bilgisayar danışmanlık firmasını kurdu. Firmasının adı Market In Time (Zamanında Pazarlama) idi. Şirketinin kısaltması MIT oluyordu. Bu kısaltma aynı zamanda dünyaca ünlü Massacusettes Institute of Technology adındaki üniversitenin kısaltması idi. Üniversite durumu farkedip itirazlara başladığında Kahn şirketini Scotts Valley’e taşıdı. Şirketi bir araba tamircisinin üzerinde bulunan küçük bir bürodan ibaretti. Şirketinin adını da değiştirmişti. Şirketin yeni adı Borland International idi.
Kahn’ın ufak bürosunda, Borland adıyla ürettiği ilk yazılım Turbo Pascal’dı. Turbo Pascal piyasadaki diğer programlama dillerine göre hem ucuzdu, hem de programcılara editör ve derleyiciden oluşan bütünleşik bir ortam sunuyordu. Kahn bu programın büyük bir başarı kazanacağına inanıyordu ve dönemin en itibarlı bilgisayar dergisi olan Byte’a reklam vermek istiyordu. Ama ufak bir sorunu vardı: Reklam için gereken parayı bulamıyordu. Parayı reklam yayınlandıktan sonra vermek istiyordu. Reklam temsilcisini güç bela ikna etti. Turbo Pascal’ın reklamı Byte’ın arkasındaki küçük ilanlar bölümünde yer aldı. Daha ilk reklamdan itibaren programa yoğun bir istek geldi. Borland’ın ilk yılında Kahn dolar milyoneri oldu.
Turbo Pascal’ı diğer programlar izledi: Sidekick, Quatro Pro, Paradox, Delphi.
Borland kısa zamanda dünyanın en büyük üçüncü yazılım şirketi haline geldi.
Borland’ın tepe noktası aynı zamanda inmeye başladığı nokta oldu. Kahn, hem özel hayatında hem de iş hayatında yeniliklere gitti. Zenginliğinin tadını çıkarmaya başladı: Bir uçak, saatte 250 km yapabilen bir motosiklet, bir Porsche araba aldı.
1990’ların başında eşinden boşandı. Genç bir kızla evlendi (Eski eşinin intikamı korkunç oldu: Kahn’ı kızdırmak için boşanır boşanmaz Kahn’ın can düşmanı Bill Gates ile çıktı).
Şirketi ise ilk başlarda sahip olduğu atılımcı karakterini yitirdi. Piyasaya gerektiğince hızlı olarak yeni, ileri, ucuz ürünler sunamıyordu. Borland bütün alanlarda rakiplerine karşı geriliyordu. Bunu farkettiğinde Kahn iki şey yapmaya başladı: Bunlardan birincisi piyasadaki diğer şirketleri satın almaktı. Örneğin 450 milyon dolara Ashton-Tate firmasını (ünlü dBASE programının yaratıcısı) satın aldı.
İkincisi ise bulabildiği her fırsatta en büyük rakibi olan Microsoft’u, gelişimi engellediği gerekçesiyle Amerikada ve Avrupada yasal organlara şikayet etmekti. Kahn, Borland’ın başarısızlığını Microsoft’un uygulamalarına bağladı. Ona göre Microsoft muazzam parasal gücünü kullanarak fiyatlarında anormal indirimler yapıyor, rakiplerini de indirime zorluyor, rakipleri para kazanamıyorlardı. Kişisel olarak Gates’den nefret ediyordu. Her yerde Gates’in aslında teknik olarak yeterli olmadığını, iyi bir programcı olmadığını söylüyordu. Gates’in buna tepkisi ise “Fuck this guy!” şeklindeydi.
Bu işler sonuç vermedi: Satın aldığı firmaların ürünlerini değerlendiremedi. Microsoft hakkındaki şikayetlerinin arkasından bir şey çıkmadı. Borland inişe geçti.
Bu noktada Amerikayı Amerika yapan özelliklerden birisi devreye girdi. 1995’in başında, şirketi iyi yönetemediğini gören şirket ortakları tarafından Borland’dan ayrılmaya zorlandı. Ayrılması için yaptığı Saksafon albümünü bile kullandılar. Bu albümü şirket olanaklarıyla yaptığını,suç işlediğini söylediler.
Borland’dan ayrılınca Starfish adında bir şirket kurdu. Bu şirket 1998 yılında Motorola tarafından satın alındı.
Kahn halen Starfih’in genel müdürlüğünü yürütüyor. Starfish ve sahibi olduğu diğer ufak şirketler aracılığıyla Internete telsiz erişim üzerine ürünler geliştiriyor.