Kamuda Bilişimin Sorunları

Kamu, Bilişim Teknolojileri sektörünün en büyük alıcılarından birisi.

2014 yılı için bilişim yatırımlarına ayrılan ödenek tam tamına 3.7 milyar TL (1).

Ödeneğin büyüklüğü, bilişim yatırımlarına verilen önemi gösteriyor.

Söz konusu bilişim olunca devlet parayı esirgemiyor.

Öte yandan, bu yatırımların genel olarak doğru yatırımlar olduğunu söylemek güç.

Kamu sektöründeki bilişim merkezlerinde büyük sorunlar var. Bu sorunları madde madde toparlayalım.

İsraf

Kamuda bilişim merkezlerinde görülen ilk şey israf.

En küçük kamu kuruluşunda bile onlarca sunucu makine bulunuyor.

Bu makinelerin işlemci kullanımı ortalama yüzde 0 ile 2 arasında geziyor.

Yani, işlemciler neredeyse kullanılmıyor.

Bu durum görüldüğü halde sürekli yeni sunucular alınıyor.

İsraf yalnızca sunucularla sınırlı değil.

Sürekli alınan, gereğinden fazla alınan diğer şeyler sanallaştırma yazılımları, güvenlik duvarı donanımları ve yazılımları,

yük dengeleyici (Load balancer) donanımları, gereğinden fazla performanslı (ve bununla orantılı olarak pahalı) yönelticiler (router) ve anahtarlar (switch).

 

İsrafın önemli kısmı yedekli çalışma isteğinden kaynaklanıyor.

E-posta sistemi, ağ iletişimi, Web sitesi ya da benzer bir sistemin durmaması isteniyor.

Bu nedenle de, değişik çözümler uygulanıyor.

Bu çözümlerin başında kümeleme (clustering) geliyor.

Kümelemede iki ya da daha fazla sunucu tek bir sunucuymuş gibi çalışıyor.

Bu sunuculardan birisi çökse bile diğer sunucular hizmeti sürdürüyor.

Kümeleme düşüncesi güzel ama küme oluşturmak ve kümenin her zaman çalışmasını sağlamak kolay değil.

Çeşitli nedenlerle küme sisteminin kendisi çökebiliyor.

Çıkan sorunları çözmek de zor oluyor.

İsrafın bir başka nedeni güvenlik kaygısı.

Red Hack benzeri yasadışı grupların saldırısından çekinildiği için güvenlik sistemlerine gereğinden fazla yatırım yapılıyor.

İsrafın son nedeni Felaket Kurtarma Merkezleri (FKM).

FKM’den amaç, deprem, yangın, sabotaj gibi olağanüstü durumlara önlem almak.

Bu kapsamda, kurumun verileri ve programları uzak bir yere (aynı şehirdeyse şehrin diğer ucuna, genel olarak da farklı bir şehirdeki merkeze) anlık ya da kısa gecikmelerle kopyalanıyor.

Olağanüstü durum gerçekleştiğinde, FKM üzerinden çalışmanın sağlanması amaçlanıyor.

FKM’ye gerçekten gerek duyan yerler var.

Ama çoğu durumda, varlığından bile haberdar olmayacağımız kurumlar bile FKM çözümlerine büyük paralar aktarıyor.

FKM yazılım ve donanımları olağanüstü pahalı ve karmaşık.

Çoğu yerde satın alınan FKM ürünleri ve hizmetleri hayata geçirilemiyor bile.

Ürünlerin, kabul aşamasında bir şekilde çalıştırılmasından sonra çıkan sorunlar da yine bu karmaşıklık yüzünden çözülemiyor.

İsraf beraberinde bilgisayar firmalarının teknik yönden gelişememesini getiriyor.

Bilgisayar firmaları yalnızca satışa odaklanıyor.

Firmaların en kuvvetli kısmı satış ve pazarlama bölümleri oluyor, teknik bölümler ikinci plana atılıyor.

Teknik bölümlerin işi, garanti kapsamındaki cihazları yenilerle değiştirmeye kadar düşüyor.

Garantinin Bitişi

İsrafın en büyük nedenlerinden birisi, alınan donanımların garantisinin bitişi.

Garantinin bitişi neredeyse dünyanın sonu olarak algılanıyor.

Normalde, bilgisayarların ve diğer donanımların garantisi 2 yıl.

Ama ihalelerde bu süre uzatılmaya çalışıyor; tipik olarak garanti süresi 5 yıla çıkartılıyor.

Garanti süresince bilgi işlem merkezi kendisini güvende hissediyor:

Bir donanım arızası en kısa zamanda çözülecektir, arızalı parçalar sağlam parçalarla değiştirilecektir.

Garanti süresinin bitimi korku doludur.

Bilgi işlem merkezi garanti süresindeki konforlu çalışmasına artık sahip değildir.

Bu nedenle, garanti süresi dolduğunda var olan ve daha yıllarca hizmet verebilecek donanımlar elden çıkartılıp yeni donanımlar alınıyor.

Bu şekilde, donanımdan çok garanti satın alınmış oluyor.

Yazılım Lisansları

Kamudaki israf kalemlerinden birisi de yazılım lisansları.

Yazılım lisansları konusunda iki sorun var:

Birincisi, kamudaki yazılımların hepsinin lisanslı olmaması.

Halbuki yazılımların lisanslı olması konusunda 2000’li yılların başında Başbakanlık Genelgesi çıkartılmıştı.

Kuruluşlar kullandıkları yazılım konusunda eksik lisanslama denilen yönteme başvuruyor;

örneğin, 1000 kullanıcı için lisans gerekirken 250 kullanıcı için lisans alıyorlar.

 

İkinci sorun ise birinci sorunun tam tersi olarak aşırı lisans kullanımı.

Yazılım firmaları kamu kuruluşlarını 3 yıllık lisans anlaşmalarına yönlendiriyor.

Uzun süreli lisans anlaşmaları avantajlı görünüyor:

Bu süre içinde yeni yazılım sürümleri çıkarsa, kuruluşlar ek bir para ödemeden bu yazılımlara geçebiliyor.

Bunun karşılığında, normalde alınan lisans ücretinden daha fazla lisans ücreti isteniyor.

Kuruluşların çoğu bu avantajdan yararlanmıyor. Yararlanması da gerekmiyor:

Yeni sürümler acilen geçilmesi gereken büyük değişiklikler içermiyor.

Personel

Kamu kuruluşlarında en çok şikayet edilen konulardan birisi personel yetersizliği.

Kuruluşun bilişim yatırımları arttıkça, yeni personel isteniliyor ve ne kadar personel alınırsa alınsın personel sayısı hep yetersiz oluyor!

Halbuki, özel sektördeki bilişim merkezleriyle karşılaştırıldığında, personel sayısının aşırı fazla olduğunu söylemek daha doğru.    

Fazla personel fazla iş anlamına gelmiyor.

Yapılan iş değişmiyor yalnızca yapılan işler atomize edilip kişilere dağıtılıyor.

Her büyüklükteki kamu kurumunda, özel sektörde kolayca rastlanamayacak, özelleşmiş iş tanımlarına rastlanabiliyor:

Bir kişi yalnızca e-posta sunucudan sorumlu oluyor, birisi güvenlik duvarı yazılımından, bir diğeri Web sitesinden, vb.

Personel sayısının artışı eğitim gereksinimini de doğuruyor.

Personelin sürekli değişen yazılım ve donanımlara uyumunun sağlanması için sürekli eğitim alması gerekiyor.

Bu nedenle, yazılım-donanım ihalelerine bir madde olarak eğitim de konuyor ve eğitimlere büyük tutarlar harcanıyor.

Son olarak, artan personel sayısı kariyer beklentilerini de arttırıyor.

Yükselebilmek için liyakat yerine adamını bularak yükselme eğilimleri de artıyor.

Eğitim İhaleleri

Personel sayısının artışı ve ürünlerin sürekli değişimiyle birlikte eğitimin de gerektiğini söylemiştik.

Eğitim konusunda da büyük israflar yaşanıyor.

İsrafın en büyük nedeni, ihalelere, yetkili eğitim merkezlerinden eğitim alınması şeklinde maddeler konması.

Her türlü eğitim şirketinin ihalelere girmesini önlemek için konulan bu tür maddeler israfa yol açıyor.

Yetkili eğitim merkezi en başta aşırı pahalı eğitim kitapları demek.

Bu kitaplar genelde İngilizce oluyor ve her birinin fiyatı da yaklaşık 100 dolar civarında.

Bu kitapları personelin masasının üzerinde görmek mümkün:

Kitaplardan yığınlar oluşuyor.

Bu kitapların okunup anlaşılması zor. Çoğunlukla dokunulmadan kalıyorlar.

Taşınma

Kamudaki bilişim merkezlerinin en büyük sorunlarından birisi de taşınma.

Merkezler sürekli taşınıyor: Ya bina içinde bir kattan başka bir kata taşınılıyor ya da yeni bir binaya taşınılıyor.

Taşınmanın nedeni yine en baştaki madde; israf.

Gereğinden fazla donanım alınınca var olan yer yetmiyor.

Taşınma başlı başına sorun.

Bunun için ayrı ihalelere çıkılıyor.

Taşınma sırasında hizmet kesintisi yaşanıyor.

İhaleler

İhalelerin en büyük sorunu çok kapsamlı olmaları.

Kamu kuruluşları her zaman bilişim yatırımı yapamayacakları düşüncesiyle, çok fazla iş ve ürün içeren ihalelere çıkıyorlar.

Kapsamlı ihale herkes için büyük sorun demek.

İş alan firma, kapsamlı ihalenin her maddesini zamanında yetiştirmek için büyük gayret sarf ediyor, zorlanıyor.

İhale kapsamındaki işlerin zamanında bitirilmesi tehlikeye giriyor.

Bu da hem kuruluşu hem de işi alan firmayı rahatsız ediyor.

Öneriler

1)      Yeni donanım ve yazılım alımları iptal edilsin.

Kurumların elindeki donanım ve yazılımlar yıllarca idarece edecek nitelikte.

İhaleler yeni donanım-yazılım almak yerine garantisi bitmiş donanım ve yazılımların bakımına yönelik olsun. 

2)      Yazılım lisansları bakımından, eldeki ürünlerin eksik lisansları tamamlansın ama yeni yazılımlar, yeni lisanslar alımı konusunda muhafazakar davranılsın.

3)      İhaleler belli konulara odaklanıp az sayıda maddeden oluşsun.

4)      Arızalı malzemelerin yurtdışına çıkışı ve girişi kolaylaştırılsın.

Şu andaki yasal düzenlemeler nedeniyle, arızalı bir cihaz yurtdışına gönderilip arızası giderilince tekrar yurtiçine alınamıyor.

Bunun yerine arızalı cihazlar yeni, sağlam cihazlarla değiştiriliyor.

Bu da alınan hizmetin pahalı olmasına neden oluyor.

5)      Bilişim merkezlerine sürekli yeni personel alınmasın.

Var olan personel daha verimli kullanılsın.

Var olan personelin yetmediği uç durumlarda, firmalardan kısa vadeli uzman personel istihdamı sağlansın.

6)      Bilişim çözümleri, sektördeki en uç, fantastik teknolojilere değil, piyasadan kolaylıkla sağlanabilen öğelere dayansın.

Örneğin, sabit disk bakımından, pahalı ve bakımı zor depolama birimleri (storage unit) yerine ucuz ve bakımı kolay yerel diskler kullanılsın.

7)      Eğitim ihalelerinde kitapların Türkçe olması sağlansın.

Böyle yapmak hem bağımsız kitap yayıncılarını destekleyecek hem de yazılım ve donanım üreticilerini kitaplarını Türkçeleştirmeye yönlendirecektir.

8)      Bilişim merkezlerinin taşınma istekleri reddedilsin.

Bilişim merkezleri bulundukları yerde hizmet verebilecek şekilde çalışmaya yönlendirilsin.

  

Notlar:

1)      BT Haber, 9 Haziran 2014