Melih Gökçek Hakkında Notlar

Murat Yıldırımoğlu, Aralık 2008

 

Gökçek’in idaresinde Ankara Belediyesi Türkiye’nin en borçlu belediyesi durumuna geldi. Milliyet’in Web sitesinde 21 Şubat 2009 tarihinde yayınlanan ANKA’nın haberi şu şekilde:  

 

Hazine Müsteşarlığı’nın Ankara Büyükşehir Belediyesi, ASKİ ve EGO’nun vadesi geçmiş alacaklarının Ocak sonu itibariyle 4 milyar 72 milyon TL, toplam alacağının ise 4 milyar 513.8 milyon TL olduğu bildirildi. Hazine Müsteşarlığı, Ocak sonu itibariyle alacak verilerini açıkladı. Buna göre Hazine’nin vadesi gecikmiş alacaklarının tutarı 8 milyar 167 milyon 68 bin TL oldu. Bunun 4 milyar 72 milyon 324 bin TL’ye karşılık gelen kısmı ise Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin borçlarından oluştu. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin vadesi geçmiş borçlarının 2 milyar 389 milyon TL’si belediye, 1 milyar 421 milyon TL’si EGO, 261 milyon TL’si ASKİ borçlarından oluştu belirlendi. Mahalli idarelerin toplam 6 milyar 691 milyon 69 bin TL olan vadesi geçmiş borcunun yüzde 64.3’ü de Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin borçlarından kaynaklandı.

 

Gökçek bu borcun kendi faaliyetleri ve hesapsızlığı nedeniyle oluştuğunu hiçbir zaman kabul etmedi. Bakın bu konuda ne diyor: Bizden önceki dönemde 600 milyon dolar tahvil ihracı yapılmış…Para çarçur edilmiş. Bu paradan karşılığını bulan yatırım oranı 50 milyon doları geçmez….Belediyenin borçlu olmasının nedeni zamanında alınan bu paralardır. (23 Mayıs 2008, Hürriyet)

 

Karayalçın’dan kalan borcun ne kadar az olduğunu Gökçek bir başka açıklamasında bakın nasıl dile getiriyor: “Bize göre borcumuz 467 milyon YTL. Bunun 112 milyon dolarlık kısmı davalık. Bu davayı yüzde yüz kazanacağımıza inanıyoruz. Bu da 163 milyon YTLye karşılık geliyor. Bu düşüldüğünde borcumuz 304 milyon YTLdir. Bunun da 100 milyon YTLsi Karayalçın’dan kalmadır. Bütün gürültü 204 milyon YTL içindir.” (7 Kasım 2006, Hürriyet)

 

Gökçek, Karayalçın’ı hep suçladı.  Ama Karayalçın bu konularda hiç mahkum olmadı.  Şu habere bir bakın: Danıştay, Tübitak ve Ankara Telefon Başmüdürlüğünün açıklamaları çerçevesinde ihaleyi (EGOnun çeşitli ihaleleri) onaylayan Karayalçın’ın suç işlediği kanaatine varılamayacağını bildirdi. (20 Temmuz 1995, Hürriyet)

 

Tam tersine, Gökçek idaresi başlangıcından bu yana yolsuzluk suçlamaları ile karşı karşıya. Başa geçer geçmez, daha Bismillah demeden Gökçek’in makam odasının döşenmesinde yaşananlar için yapılan şu habere bakın: Melih Gökçek’in yeni makam odası için ihalesiz mobilya aldığı ve malların tesliminden 14 gün sonra “formalite ihale” düzenlediği öne sürüldü….Gökçek, Hürriyet’e mobilyaların kendisine Deniz Kristal tarafından hediye edildiğini belirtti…Ancak Deniz Kristal’in ortağı Murat Deniz bir gazeteye mobilyayı Gökçek’e sattıklarını belirterek “Gökçek malları beğendi, siparişini verdi, ben de kendisine teslim edip irsaliye ve fatura kestim” dedi…Bu arada Gökçek’in belediyenin Kızılay Meydanı’nda yapacağı 2.5 milyarlık cam havuz ihalesini de hediyeci firmaya verdiği ortaya çıktı. (28 Eylül 1995, Hürriyet)

 

Peki, belediyenin paraları borç ödemek yerine nerelere harcandı? Bu sorunun karşılığı için de bazı haberlere bakabiliriz:

Mühendislik şirketine pişirttiği yemek için 300 milyar lira veren Melih Gökçek projenin pahalıya mal olduğunu kabul etti. Gökçek yemekleri pişiren firmanın bir yemek şirketi değil mühendislik şirketi olmasının söylenmesi karşısında da bu şirketin kapasite raporu olduğunu belirtmekle yetindi.  (25 Ağustos 1997, Sabah)

  Melih Gökçek, bu anlayışla sosyal projelere özel önem verdiklerini vurgulayarak, şu ana kadar 200 sosyal proje gerçekleştirdiklerini söyledi. Gökçek bu projelere 60 milyon dolar harcadıklarını kaydetti. (16 Ekim 2006, Hürriyet)

Bu yardımların ne kadar gereksiz yerlere gittiğini ise bir başka AKP’li Ersönmez Yarbay bakın nasıl açıklıyor: Bir süre önce Ankara’nın bir köyüne ziyarete gittik.  50 haneli köyde yaklaşık 200 kişi yaşıyordu. Köyün bakkalı bir ara yanıma gelerek benimle sohbet etmek istedi. Bir köşeye çekildik ve bana dertlerini anlatmaya başladı. Belediyenin yardım paketleri gelmiş ve 50 haneden 30 tanesine bunları dağıtmışlar. Bakkalın söylediğine göre köyde, yardıma muhtaç olan sadece iki ya da üç hane varmış. (17 Temmuz 2007, Hürriyet)

 

Sonunda hükümet dayanamayıp belediyenin borçlarını ödeyebilmek amacıyla EGO’nun doğalgaz dağıtım bölümünü özelleştirmeye çalıştı. Ama Gökçek bakın bunu Ankara Büyükşehir Belediyesinin çıkarttığı bültenin 149 nolu sayısının kapağında nasıl duyuruyor:  “Özelleştirilecek Doğalgaz, yatırımlara kaynak olacak.”  

Gökçek bir yandan BOTAŞ başta olmak üzere çeşitli kurumlara borcunu ödemezken bir taraftan da BOTAŞ’ı suçlayıcı çeşitli beyanatlar verdi.  Şu habere bakın: Botaş, “Vatandaş mağdur olmasın diye, BOTAŞ’ın yüzde 7.25 zammı yerine yüzde 6.8 zam yaptık” diyen BELYA Genel Müdürü Avni Kavlak’ı yalanladı.  BOTAŞ’tan yapılan açıklamada, EGO’nun kendisine tanınan en yüksek kar marjını kullandığı belirtilerek ..”Ne içinde bulunduğumuz Ağustos ayında ne de daha önceki dönemlerde, EGO’nun vatandaş lehine indirim uygulamasına rastlanmamıştır” denildi. (9 Temmuz 2006, Hürriyet)

 

2007 yılının yaz aylarında Ankara’da büyük bir su sıkıntısı yaşandı. Seçimlerden hemen sonra belediye su kesintisine gitti.  Kesintiden sonra su verilirken hesaplara-kurallara uyulmadığı için ana su boruları birkaç kez patladı. Bir seferinde Gökçek patlamaların sorumluluğunu yine kendi partisinden olan Yenimahalle Belediyesi’ne kesti ve Yenimahalle Belediyesi’nin iş araçlarının yoldan geçmesi sonucu alttaki boruların patladığını iddia etti. Bu da yetmeyince Gökçek faturayı bürokratlarına kesti, 6 üst düzey memurun görevine son verildi. Gerekçe olarak “Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’e barajlardaki su seviyesi konusunda yanlış bilgi vermeleri” gösterildi. Yaşananlar hep başkalarının hatalarının sonucuydu. Şu açıklamaya bir bakın: Üzülerek ifade ediyorum ki kendi personelimiz tarafından sabote edildik…Gelen 22 şikayetin sadece 7 tanesini kayıtlara almışlar. Buradaki işçilerin ve amirlerin kasıtlı sabotajları ortaya çıktı. Bunlar Melih Gökçek’i yıpratabilmek için içimizden vuran kişiler.” (20 Ağustos 2007, Hürriyet).

 

Su sıkıntısına ilişkin en doğru saptamayı ise kendi Başbakanı Tayyip Erdoğan yaptı: “Bir belediyeci olarak aslında Ankara’nın su sıkıntısı olmadığını düşünüyorum. Sayın Gökçek ile oturduk, konuştuk.  Ankara’nın asgari 4-5 aylık su rezervi var. Yani burada belki de kesinti uygulamasına girilmemiş olsa bu panikleme olmayacaktı. İşte bunu tabii Melih bey de kabul etti. Yani, orada bir hata yaptık dedi.” (16 Ağustos 2007, Sabah)

 

 Karayalçın Ankara’da şu anda kullanılan Ankaray ve Ankara Metrosu adı verilen metro sisteminin mimarıdır. Gökçek belediye başkanı olduğunda bu iki proje büyük ölçüde tamamlanmıştı. Gökçek bu projeleri devam ettirip açılışını yaptı. Ama Karayalçın’ın projesinde metronun her yıl beş kilometre uzatılması planı yer alıyordu. Gökçek’in 15 yıllık başkanlığı boyunca metro bir kilometre bile uzatılmadı. Çayyolu ve Keçiören hatları için çok miktarda kazı yapıldı ama bunlar sonuçlanmadı, sonuçlanması da mümkün görünmüyor. Bakın Gökçek bu konuda ne diyor: “Metronun Çayyolu-Keçiören-Sincan hatlarının elektromekanik ve vagon sistemlerinin yapılabilmesi için bilindiği gibi bir milyar dolara ihtiyaç var. Bizim de eskiden kalma yüklü bir borcumuz olduğu için, Hazine büyük bir kredi vermeye yanaşmıyor. Bizim elimizde şu anda 22 kilometrelik metro hattı var. Yapımı süren hatların uzunluğu ise 43 kilometre. Diyoruz ki: Yap-İşlet-Devret modeli ile bunları özelleştirelim. İhaleyi alan hem hazır metro hatlarını işletmeye başlasın, hem de yapımı süren hatları tamamlasın.” (11 Temmuz 2005, Hürriyet)

Gökçek’in kendi ifadeleri içine düştüğü kötü durumu gayet güzel gösteriyor: 1) Çok borcu var 2) Kendi partisinin iş başında olduğu bir dönemde Hazine garantili kredi bulamıyor (Halbuki Karayalçın, kendi partisi muhalefette iken metro kredisini sağlayabilmişti). 3) Bu haberin yapıldığı tarihten bu yana 3.5 yıl geçti ama metro konusunda yine hiçbir ilerleme yok.

 

Gökçek gerçekçi olmayan bir şekilde övünmeyi seviyor. Bakın Ankara Büyükşehir Belediyesi Bülteni’nin, 1 nolu sayısında ne deniyor: Başkan Melih Gökçek, gerçekleştirdikleri projeler neticesinde “Avrupa Şeref Bayrağı Ödülü” ve Türkiye’de sadece Ankara Büyükşehir Belediyesine verilmiş olan “Avrupa Şeref Plaketi Ödülü” aldıklarını söyledi.  Her iki ödül iddiası da gerçek dışı. Avrupa Birliğinde böyle ödüller yok. Alındığı söylenen Şeref Plaketi yıllardır Ankara Metrosu’nun Kızılay durağında sergileniyor ve Ankara’lıları utandırıyor.. Bu plaket Ankara’nın kardeş şehirleri toplantısında, toplantıya katılan AB temsilcisi tarafından verilmiş ne olduğu belirsiz bir plaket. Ne olmadığı çok açık: Bir ödül plaketi değil