Yahudi Düşmanlığı
Dinciler Yahudileri sevmez. Bakın Yusuf Kaplan Yeni Şafak'ta 4 Eylül 2007'de yazdığı yazısında ne diyor: "İstisnalar elbette ki hariç ama Yahudi'den dost olmaz. Yahudi, Türk'ten / Müslüman'dan nefret eder."
Bu görüşler Yusuf Kaplan'a özel değil. Dinciler son olarak
Vitali Hakko'nun ölümüyle birlikte Yahudilere duydukları kini kustular.
11 Haziran 2005 tarihli Hürriyet’te şöyle bir haber var:
Başbakan Tayip Erdoğan, Musevi soykırımını “tarih boyunca insanlığa karşı
gerçekleştirilmiş en akıl almaz suç” olarak nitelerken, Musevi düşmanlığı için
de, “utanç verici bir akıl hastalığının tezahürü” ve “katliamla sonuçlanan bir
sapkınlık, sapıklık” dedi.
Ne yazık ki başbakanın sapıklık dediği şey toplumuzda çok
yaygın. Yalnızca dinciler değil genel olarak Türk toplumu Yahudi düşmanı. Her
kötü şeyin altında Yahudi parmağı aranıyor. 1999’daki depremin bile Yahudilerin
işi olduğu iddia ediliyor. 11 Eylül saldırılarında tek bir Yahudinin ölmediği
iddia ediliyor ve bu saldırıları da İslam’ı karalamak isteyen Yahudilerin
kendilerinin yaptığı düşünülüyor.
Sayıları birkaç on milyon olan Yahudilerin ellerindeki büyük
ekonomik ve siyasi güçle tüm dünyayı el altından yönettiği iddia ediliyor. En
son Cüneyt Özdemir, Hürriyet gazetesinde başbakanın İsrail gezisini
değerlendirirken bakanların sohbetleri sırasında bu iddiayı tekrarladıklarını
yazdı. Bakanlar gibi, NTV Radyo’nun Halkın Sesi programında, ilgili konularda
görüş beyan eden halkımızın üyeleri de defalarca aynı görüşü tekrarladılar.
Başbakan Tayip Erdoğan İsrail’lilerin çocukları öldürmesine
kızıp “Ben de babayım, öldürülen çocuklara üzülüyorum” demişti (20 Mayıs 2004,
Hürriyet). Halbuki aynı ayın başında (2 Mayıs 2004) bir
hamile Yahudi kadın, dört kız çocuğuyla birlikte Filistinliler tarafından
acımazsızca öldürüldü. Hürriyet’in 3 Mayıs 2004 tarihli haberine bakın:
Ortadoğu’da
terör anne karnındaki bebeği de vurdu. Şaron’un
planına karşı yapılan bir protesto gösterisine katılmak üzere otomobiliyle yola
çıkan 8 aylık hamile Tali Hatuel ile dört çocuğu
terörün son kurbanları oldu. İSRAİL’in işgal
altındaki Gazze Şeridi’nde kurduğu bir yerleşimde,
dün Filistinli saldırganların silahından çıkan kurşunlar, hamile bir Yahudi
anneyle dört çocuğunun ölümüne neden oldu. Ülkede son aylarda meydana gelen en
korkunç saldırı, 33 yaşındaki Tali Hatuel adlı sekiz
aylık hamile bir kadının, yaşları 2 ila 11 arasında değişen dört çocuğunun
içinde bulunduğu otomobiliyle bir kontrol noktasına yaklaştığı sırada
gerçekleşti. Otomobile yaklaşıp içindekileri kurşuna dizen iki Filistinli,
İsrail askerleriyle çatışmada öldü.
Başbakan nedense yukarıdaki olayda bir baba ve bir koca
olduğunu anımsamadı.
Hizbullah’ın lideri Hüseyin Velioğlu eski bir Hizbullahçı
olan ve Nesim Malki cinayetine karışan Mehmet Sümbül’ü sorgularken şöyle
diyordu: “Onu Yahudi olduğu için öldürseydiniz amenna ama siz onu parası için
öldürdünüz.”
21
Ağustos 2003 tarihinde İstanbul’un ortasında Şişli’de bir diş hekimi tabanca
ile öldürüldü. Adı Yasef Yahya idi. Öldürenler yakalandı ve sorgularında onu
yalnız ve yalnızca Yahudi olduğu için öldürdüklerini söylediler. Kendi
aralarında “Daha ne kadar bu Yahudi, korkusuzca tabelasında adını sergileyecek”
diye konuşup onu öldürmeye karar vermişler.
Filistinliler intihar saldırılarıyla binlerce İsrail’li
sivilin (önemli bir bölümü kadın ve çocuk-genç) ölümüne neden oldular.
Türkiye’de hiç kimse, sağcısı, solcusu, dincisi bu saldırıları kınamadı.
Ankara’daki Filistin temsilciliği dayanışma için ya da taziye için gelenlerle
dolup boşalırken hiç kimse ölen Yahudi siviller için İsrail elçiliğini ziyaret
etmedi. Onlar Yahudiydi. Yahudiyse öldürülmeyi hak ediyorlar.
Yahudiler için söylenen başka bir şey de onların bütün
dünyayı yönettikleri. Bu sava göre büyük şirketlerin sahipleri hep Yahudiler.
Yahudiler sahip oldukları şirketlerle hükümetlere baskı yapıp herşeyin gönüllerince
olmasını sağlıyorlar.
Halbuki dünyada da, Türkiye’de de Yahudiler çok az sayıda
şirketin sahibi. Örneğin Amerika’daki en büyük şirketleri düşünün: Exxon,
Wall-Mart, Ford, General Motors, General Electric, Intel, IBM, Microsoft,
Oracle... Bunların patronları hep kısaca WASP olarak nitelenen kişiler; yani
White (Beyaz), Anglo-Saxon, Protestant.
Hatta dünyanın en büyük otomobil fabrikalarından Ford’un
kurucusu Henry Ford iyi bilinen bir Yahudi düşmanıdır. Adı “Yahudi” olan ve
Yahudilere yönelik suçlamaların yer aldığı bir de kitap yazmıştır, Henry Ford.
Kitabında Yahudi düşmanlarının kendilerine yakın bulacağı şöyle ifadeler
vardır: “Kendi işlerinde kullandıkları, kazançlarını temin ettikleri insanlara,
elde ettiklerinin çok azını verirler... Yahudi’nin böyle hareket etmesindeki
neden şu veya bu sebebe bağlanamaz. Bu, doğrudan doğruya onun yaradılışından
kaynaklanmaktadır... Günümüz toplumları, en hırslı kapitalistler olan Yahudiler
tarafından insafsızca soyulmakta, insanlar her geçen gün sefalete sürüklenmektedir....Dünyayı
kontrolü altında tutan Yahudi servete sahiptir, ama bundan daha da önemli başka
bir şey vardır ki; o da, Yahudi ırkının hiç değişmeyen hükmetme arzusudur.”
Tarihimizde Yahudilerin bizlere karşı kin ve nefret duyduğuna
ilişkin bir örnek yoktur. Tam tersi örnekler ise çoktur. Bu örneklerden birisi
Kanuni zamanından, diğeri Birinci Dünya Savaşı'ndan.
Hammer, Büyük Osmanlı Tarihi adlı yapıtında Rodos kuşatmasını anlatırken bakın ne diyor: "Memleketlerine hıyanet eden iki şahıs -ki biri bir Yahudi tabibi ve diğeri daha ziyade Almaral ismiyle maruf, Şövalye tarikatı baş kançıları Andre'dir- adanın hükümet merkezinin zahiresinin az olduğunu ve kalenin birçok yerlerinde gedikler bulunduğunu beyan ile Rodos üzerine hücum etmek için zamanın münasib olduğunu defalarca Sultan Süleyman'a arz etmişlerdi....Ertesi gün şehre hıyanet etmekte ve Osmanlı ordusuyla münasebette olan Yahudi tabibi bir ok ile düşmana mektup atacağı sırada yakalanarak parçalandı."
Bu sıralarda, dincilerin çok sevdikleri Araplar ise bakın ne yapıyordu: Hammer, Arapların Cezayir'de Barbaros Hayreddin Paşa'nın kardeşi Oruç Reis'e karşı Hristiyan Şarlken ile ittifak yapışlarını anlatıyor: "Oruc'un Cezayir'de durumu pek müşküldü. Zira, İspanyol donanmasına mukavemet etmekle beraber, Şarlken ile ittifak eden ve ülkenin her tarafından akıp gelen Arap kabilelerine karşı koymak lazım geliyordu."
Kısacası, Yahudi bir doktor Osmanlıya yardım ederken Müslüman Araplar, Osmanlıya karşı Şarlken ile ittifak ediyorlardı.
İkinci örneğimiz "Sarıkamış'tan Esarete-Tuğgeneral Ziya Yergök'ün Anıları" kitabının 60. sayfasından. Yergök bu kitabında Rus ordusunun saldırısı sırasında ölen bir erin Yahudi olduğunu yazar (yazarın anlattığı kişilerden birisi de Erzurumlu Teğmen Pastırmacıyan Vahan Efendi'dir. O da harekatın başlarında yaralanmıştır). Yahudi er, Osmanlı ordusunda Ruslara karşı savaşırken ölmüştür.
Peki, tüm bunlara karşın niçin Yahudilerden nefret ediyoruz? Niye Yahudileri dost belleyemiyoruz?
Murat Yıldırımoğlu
www.muratyildirimoglu.com