Sistem Mühendisliği Eğitimleri ve Sınavlar

 

Murat Yıldırımoğlu

 

Sınav deyince hepimizin dizi titrer. Bazılarımızın midesi bulanır, bazılarımızın başı ağrır. Sınavı geçememek var, geçersek  bu sefer de iyi bir puanla geçememek, küçük düşmek var.

 

MCSE sınavları da insanlarda benzer tepkilere neden oluyor. Günümüzün en gözde alanı olan bilişime en iyi şekilde başlamak isteyen ve çeşitli disiplinlerden gelerek kurslara katılan kişiler eğitimlerini, alacakları MCSE sertifikaları ile taçlandırmak istiyorlar. MCSE sertifikasının evrensel özelliği, yurt dışında MCSE sertifikalı eleman arayan işletmelerin bolluğu ve Türkiye’deki kriz ortamı  insanları sertifikayı alıp kapağı yurt dışına atmaya yönlendiriyor. Bu da MCSE sınavlarının gerginliğini daha da çok arttırıyor. Üstelik sınavlar ucuz da değil. Bu sınavlara, yalnızca sınavlara,  toplam olarak 500 milyondan fazla para ödemek gerekiyor. Herbir sınav tekrarı yaklaşık olarak 80 milyon liraya mal oluyor. Bu da gerginliği arttıran başka bir öğe oluyor.

 

Ama şunu iyi anlamak gerekiyor: MCSE eğitimlerinin ana hedefi sertifika  değildir, olmamalıdır. MCSE eğitimleri, katılımcıları bilişim dünyasına hazırlar. Onlara gerekli bilgi ve beceriyi kazandırmayı amaçlar. Sertifika yan üründür. Olursa çok iyi olur. Ama bu işe yalnızca sertifika için girmemek gerekir. Bu yüzden katılımcıların kafalarını sınavdan çok eğitime takmaları daha yararlı olacaktır.

 

Bazı katılımcıların ise sertifika alma şansı olmayacaktır. Çünkü katılımcıların bir bölümü İngilizce bilmemektedirler ve sınavlar ne yazık ki İngilizce’dir. Sınavlarda konu bilginiz kadar, belki de daha çok, İngilizce bilginiz sorgulanacaktır. Peki bu ne anlama geliyor? İngilizce bilmeyenler eğitime gelmesinler mi? Bilgisayarla ilgilenmesinler mi? Hayır, onlar da eğitime geleceklerdir, onlar da bilgisayarla ilgileneceklerdir. Yeterince İngilizce bilmediği halde bilgisayar alanında başarılı olmuş kişileri çok gördüm. Siz de rahatlıkla bu tür örnekleri görebilirsiniz. Bilgisayar bir heves ve uğraşı işidir. Bu işi sevenler, uğraşanlar kazanırlar.

 

İngilizceyi iyi bilmemek büyük bir eksikliktir  ama her şeyin sonu değildir. Genel olarak bilgisayarda karşımıza çıkan menü şıklarının ve mesajların anlamlarını bilmek yeterli olacaktır. Tabii, her zaman karşımıza çıkan bir mesajı anlamayabiliriz ama genel olarak İngilizceyi şöyle böyle bilen kişiler de, konuyla yeterince ilgili ve heveslilerse sistem mühendisliğini yapabilirler. Yine de İngilizcesi iyi olmayan kişilerin hızla kendilerini yetiştirmeleri şarttır. Yoksa, örneğin, TechNet gibi bilgi hazinesinden yararlanamayacaklar, kendilerini yeterince hızlı geliştiremeyeceklerdir. Aynı şey bilgisayar kitapları ve dergileri konusunda da geçerlidir. Ne yazık ki bilgisayar alanında Türkçe’de yeterince iyi ve bol kaynak yoktur. Bu işin kaynağı İngilizce kitap ve dergilerdir. İngilizce öğrenmek, var olan İngilizcemizi geliştirmek,  literatürü izlemek için de çok yararlı olacaktır.

 

Yaz ayları boyunca turistlerle iletişime geçebilme olanağı da İngilizce’nin bir başka yararı olacaktır. Değil mi?