*
Birçok yayın organında CISCve
RISC işlemciler hakkında bilgiler yer alıyor. Bu terimler tam olarak
neyi ifade ediyor?
Bilgisayardan
beklediğimiz bütün işleri mikroişlemciler hemen hemen tek başlarına
yaparlar. Bilgisayar programları
bizimle mikroişlemci arasında köprü görevi üstlenirler ve bu istekleri,
durumları mikroişlemciye özel komutlara
çevirirler. Mikroişlemci de gelen komutları yorumlayarak iş görür. Her mikroişlemcinin
kendisine özel bir komut takımı vardır.
Mikroişlemcileri tasarlarken ve
geliştirirken yıllarca komut sayısının arttırılmasının programlamayı
kolaylaştırdığı düşünüldü ve bu yüzden de komut sayısı sürekli arttırıldı.
Neredeyse en uç durumlar ve istekler için bile komutlar eklendi mikroişlemcinin
komut takımına. Mikroişlemcilerin performansını, yani bu komutların işlenme
hızlarını arttırmak için çalışma frekansını arttırmak tek yol görünüyordu. Sonra herzamanki gibi bu gidişi sorgulayan
ve bu yolun en iyi yol olup olmadığını araştıran birileri çıktı. Bu kişiler,
yaptıkları araştırmalarla bazı komutların hiç kullanılmadığını, bazılarının
arada sırada kullanıldığını, bazılarının da çoğunlukla kullanıldığını
saptadırlar. Halbuki kullanılmayan ya
da az kullanılan komutları işleyebilmek için de mikroişlemci üzerinde devreler
tasarlanıyordu. Bu devreler işlemcinin
tasarımını boşu boşuna güçleştirdikleri gibi bir de komutların her
gönderilişinde “Hangi komut gönderildi acaba?” araştırması yapılırken zaman kaybına neden oluyorlardı. Şöyle
bir düşünelim: 200 komuta sahip bir
işlemci, bir komut geldiğinde bu komutun ne komutu olduğunu saptamak için,
yalnızca 50 komut içeren bir başka işlemciye göre 4 kat daha fazla zaman
harcar. Mikroişlemci için komutu çözümleme süresi gerçekte çok çok küçük bir
süredir ama bu işlem her defasında
tekrarlanır ve mikroişlemciye boşu
boşuna zaman kaybettirir. Ayrıca uç durumlarda kullanılan ve karmaşık işler
yapan özel komutları işlemek de daha uzun zaman alır. Bunun yanısıra, az sayıda ve belli özelliklerdeki komutlara sahip
işlemcilerin performansları, çalışma frekansını arttırmadan çok değişik
teknikler kullanılarak arttırılabilir.
Ya da bu teknikler yüzünden çalışma frekansını arttırmak az komutlu
işlemcilerin performansını daha çok arttırabilir. “Peki komut sayısını
azalttığımızda iptal ettiğimiz komutların işlerini kim yapacak?” diye
sorabilirsiniz. O işleri de az sayıda ve basit yapıdaki komutları verimli bir şekilde kullanan programlar yapacak.
Şimdi yukarıda yer alan işlemci
tiplerinin ilki (çok komutlu olanı) CISC (Complex Instruction Set
Computer-Karmaşık Komut Takımı İşlemcisi) olarak diğeri ise RISC (Reduced
Instruction Set Computer- Azaltılmış Komut Takımı İşlemcisi) olarak
sınıflandırılır. PC’lerde kullanılan 8086, 80286 ve 80386 işlemcileri CISC işlemcileridir. Intel uzun
süre RISC işlemcilerini pek sempatiyle karşılamamış olsa da, aklın yolu bir
olduğu için, RISC’in üstünlüklerini kabul etmiş ve 80486 işlemcisinden
başlayarak işlemcilerinin tasarımını
CISC’den RISC’e çevirmeye başlamıştır. Pentium ve Pentium Pro işlemcileri
kendilerine miras kalan 80X86 komutlarının hepsini çalıştırabilmelerine karşın
CISC’den çok RISC işlemcilerine yakındır.
* Triton chipset diye bir şey duyuyorum. Bu nedir?
Mikroişlemci
ile diğer birimler arasında ilişkiyi sağlayan devreler vardır ve bunların
performansı doğrudan tüm bilgisayarın performansını etkiler. Özellikle
işlemcinin olağanüstü hızlarda çalıştığı Pentium’lu sistemlerde bu devrelerin
de hızlı olması gerekir. Triton, Pentium için üretilen bir PCI devre takımıdır
(chipset) ve Intel tarafından üretilmektedir. Triton’dan önce yine Intel
tarafından üretilen Mercury, Saturn ve Neptun devre takımları bulunmaktaydı.
Neptun devre takımı ile Triton devre takımı arasında tam 2.5 katlık bir
performans farkı bulunuyor. Bu yüzden Pentium’lu bir bilgisayar alırken devre
takımının Triton olmasına dikkat edin. Ayrıca Triton devre takımı ile Pipelined
burst mode arabellekler, EDO RAM’ler ve NSP teknolojisi gibi yeni ve ileri
ürünler-teknolojiler de desteklenmektedir.
* Pipelined-Burst Mode Nedir?
Normalde
mikroişlemci ile yavaş DRAM ana bellekler arasında kullanılan SRAM arabellekler asenkron şekilde çalışırlar. Bu
belleklerin performansını arttırmak için pipelined-burst mode arabellekler
geliştirilmiştir. Asenkron arabelleklerin okumada 3-2-2-2 ve yazmada 4-3-3-3
şeklindeki bekleme durumları (wait state) yeni teknoloji ile 3-1-1-1’e
indirilmektedir. Bekleme durumu ne demeyin. Kısaca rakamlardaki iniş erişim süresinin kısalmasını sağlıyor
şeklinde düşünün.
* Fast Page Mode RAM ne
oluyor?
İlkönce
normal RAM’in çalışmasını anlatalım. Bellek birçok satır ve sütundan oluşan bir
dizi gibi düşünülebilir. Satır ve sütunların kesiştiği yerlerde bellek hücreleri bulunur. Bellek kontrolcüsü
belleğin içindeki herhangi bir yere ulaşmak için o yerin hem satır hem de sütun
olarak adresini vermek zorundadır (Biz normalde bu kadar derinlere inmeyiz. En
çok en çok bir byte’ın adresi gerekir bize. Bu adres de 0’dan başlayıp
milyonlara, milyarlara kadar uzanır. Bizim verdiğimiz adreslerin RAM düzeyinde
çözümlenmesi, yani, her bir hücrenin satır ve sütun olarak adreslerinin
çözümlenmesi bizi pek ilgilendirmez). DRAM dizisindeki bir yeri okumak için
ilkönce satır, sonra da sütunu seçmek için elektrik sinyali sinyali gönderilir.
Bu sinyallerin bir dengeye kavuşması bir miktar zaman alır, bu süre içinde de
verilere ulaşılmaz. Fast Page Mode (kısaca FPM) RAM’ler bu süreci hızlandırmak
için okuyacağınız bir sonraki verinin
aynı satırın bir sonraki sütununda olduğunu varsayar. Çoğu zaman bu varsayım
doğrudur ve bu da satır sinyalinin dengeye kavuşmasını beklemeye gerek
kalmadığı anlamına gelir (satır bir önceki satırla aynı; bu satırı tekrar
belirtmeye gerek yok, dolayısıyla beklemeye de gerek yok). Ama işlemci verileri
çok hızlı istemeye başlarsa bu yöntemin
güvenilirliği azalır (33 MHz’in üstünde çalışan işlemciler için bu durum
geçerlidir). Çünkü bu hızlarda adres sinyalleri kararlı duruma gelecek kadar
uzun zaman bulamazlar. Bu sorunu çözmek için EDO RAM’ler geliştirilmiştir.
* EDO RAM nedir?
EDO
(Extended Data Out) RAM’ler fast page mode RAM’lere göre daha yeni tip
bellekler olup, belleğe erişim süresini daha da kısaltmak ve bu arada da güvenilirlik
sorununu çözmek üzere kullanılmakta ve gittikçe yaygınlaşmaktadırlar.
Alışılagelmiş Fast Page Mode (FPM) DRAM’lerde 7-3-3-3 şeklindeki bekleme durumu
EDO belleklerde 7-2-2-2’ye iner. EDO belleklerin performansı yüzde beş ile on
civarında arttırdığı belirtilmektedir. FPM RAM’lerin güvenilirlik sorunu çözmek
için EDO RAM’lerde çıkışa bir dizi ikincil bellek hücreleri eklenir. Bu ikincil
hücreler okunmak için veri istendiği zaman bu verileri alır ve CPU’nun
güvenilir bir şekilde okumasına yetecek kadar uzun bir süre saklarlar. Bu
teknikle 50 MHz’e kadar bus hızları için (mikroişlemci değil, bus hızı)
güvenilir ve hızlı bir okuma yapılabilir. Bu hızın da üzeri için daha da fazla
ek devreye gerek vardır. Burst EDO RAM olarak adlandırılan bir teknikte,
CPU’nun, örneğin, birbiri ardı sıra gelen ilk dört adresi okumak istediği
varsayılır ve bu adreslerdeki bilgiler alınır.Bu yöntemle 66 MHz’lik bus
hızlarında bile çalışılabilir.
*Triton VX, Triton HX şeklindeki ifadeler ne anlama geliyor?
Bu
ifadeler Triton'un yeni neslini anlatıyor. İlk Triton serisi
"FX" serisi olarak da
anılıyor. Yeni seri ise aralarında ufak tefek farklılıklar olan iki ayrı devre
takımından oluşuyor. İlkönce bu iki yeni takımın ortak özelliklerine bakalım:
Her ikisi de PCI standardının yeni versiyonu olan Concurrent PCI 2.1'e uygunlar. Her ikisi de yeni bir seri
bağlantı standardı olan USB'yi (universal serial bus) destekliyorlar.
Farklılıklara gelince: VX devre takımı önceki FX gibi en çok 128 MB belleğe
izin verirken HX devre takımı tam 512 MB belleğe izin veriyor. Ama izin verilen
bellek miktarı, anakart tasarımı ile yakından bağlantılı. Devre takımı HX
olmasına karşın izin verdiği bellek miktarı 128 MB olan anakartları piyasada
bulmak mümkün. HX devre takımı bellek devrelerinde hata kontrolüne ve
düzeltilmesine de izin veriyor. HX'ler birden fazla işlemciyi de destekliyor.
Ama bu da anakart tasarımına bağlı: Eğer kart üzerinde ikinci bir işlemci
soketi bulunmuyorsa bu özellik de bir işe yaramıyor. HX'in bütün bu
üstünlüklerine karşılık VX'in üstün olduğu bir alan da var: VX devresi, HX'in desteklemediği Senkron DRAM
belleklerini destekliyor.
Bu özelliklere bakarak VX'in ev ve
giriş düzeyi bilgisayarlar için, HX'in de daha ciddi ortamlar için uygun
olduğunu söyleyebiliriz.
* USB Nedir?
USB (Universal Serial
Bus), Intel'in başını çektiği bir grup firma tarafından geliştirilen bir
teknolojidir. USB ile bilgisayarın önünde arkasında salkım saçak bir görünüm
arzeden kablolardan kurtulmak ve ek
donanımları daha kolay çalıştırmak amaçlanmaktadır. Adından anlaşılacağı gibi
bir seri bağlantı standartıdır. Diğer seri bağlantıların aksine USB, yüksek
hızlı bir bağlantı teknolojisidir (tam 12 Mbps). Klavye, mouse, joystick,
monitör kontrolü vb. bu yüksek hızlı bağlantı boyunca sıralanacaklar ve aynı
hat üzerinden haberleşeceklerdir. Şu
anda bu standarda uygun cihazlar hemen hiç bulunmuyor ama siz yine de yeni
bilgisayar alırken USB konnektörlü olmasına dikkat edin.
* MMX Nedir?
MMX
(MultiMedia Extensions) Intel'in yeni bir işlemci teknolojisidir. Intel
yetkilileri bu teknolojinin 80386'dan beri gerçekleştirilen en radikal
değişiklik olduğunu söylüyorlar.
MMX teknolojisi ile 80X86 komut
setine 57 adet yeni komut eklendi. Bu komutlar en sık kullanılan multimedya
işlemlerini hızlandırıyor. Bu yeni komutları kullanan MMX uyumlu programlar
yardımı ile hem daha iyi multimedya
uygulamalarına sahip olacağız, hem de bu işi ucuza çıkaracağız. Ucuz olacak
çünkü MMX teknolojisi, daha önceden gerçekleştirilmesi özel ve pahalı devreler
gerektiren işlemleri merkezi işlemci (CPU) üzerinden gerçekleştirebilecek.
Örneğin, MMX uyumlu bir işlemciniz varsa yazılım yoluyla çalışan bir modem
sahibi olabileceksiniz. Ya da şu anda bazı pahalı görüntü kartlarının sahip
olduğu, üç boyutlu işlemler için özel hızlandırıcı devrelere gerek kalmadan, üç
boyutlu görüntü uygulamalarını kullanabileceğiz.
MMX
teknolojisi hem Pentium, hem de Pentium Pro'ya uygulanıyor. Yani, bir süre
sonra MMX uyumlu Pentium'ları da, Pentium Pro'ları da görmeye başlayacağız. MMX
Pentium'lar kısa bir süre önce üretilmeye başladı. MMX Pentium Pro'lar da
yakında üretilecek.
MMX
Pentium'lar diğer Pentium'larla aynı bacak yapısına sahipler. Ama çalışma
gerilimleri daha düşük (3.3 volt'ta karşılık 2.80 volt). Her anakartta da bu
gerilime inilemeyebilir. Bu yüzden yeni bilgisayar alırken anakartının MMX
uyumlu olup olmadığını göz önünde tutmakta yarar var.